menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

En çok kime soracağız?

12 0
29.04.2025

Son zamanlarda Türkiye’de iki tür bilim adamının sözü geçiyor: Jeologlar ve İlahiyatçılar! 90’lardan 2000’lerin başına kadar ekonomistlerin borusu ötüyordu; hatta içlerinde kimileri futboldan Sümeroloji’ye kadar her alanda kanaat saçmaya başlamıştı. Ağır ekonomik krizlerden sonra havaları biraz söndü, ama hala görünüp kaybolan bazı popüler ekonomistler var. Bir dönem de tarihçiler bir rüzgar estirdi, kendimizle ilgili her şeyi sevmemize yardımcı oldukları için tarihçileri – en azından bir bölümünü – hemen benimsedik. Zaman zaman pratiği olmayan bir tıp doktoru ya da dindar bir astrolog araya karışabiliyor. Ama patern değişmiyor.

Türkiye’de popüler bilim adamlarının ilgileri hiçbir zaman alanlarıyla sınırlı olmadı. Büyük bir cömertlikle sınırsız dağarcıklarını cahil halk kitlelerine açtılar, zavallılar ne sordularsa ciddiyetle yanıtladılar, zaten insanın bütün entelektüel faaliyeti de onlardan sorulmalıydı. Yanıt verdikleri meseleler arasında lahmacun, kelle paça, edebiyat, Tatar gazı, tasavvuf, gecenin ya da gündüzün nasıl oluştuğu, kriptoloji, askeri stratejiler, Fatih’in muazzam dehası, Atatürk’le ilgili her şey, Kanal İstanbul, Vodafone Arena’nın konumu, yapay zeka, evcil hayvan sahipliği, kuantum (aa bu herkesin bildiği şey ama), yoga, Göbeklitepe, oyun teorisi, toplumsal cinsiyet meselesi, feminizm ya da evrim teorisi sayılabilir. Uzmanlık alanlarına giren konularda neden sussunlar? Öyle değil mi? Ama ilahiyatçı evrim teorisinden, tarihçi Kanal İstanbul’dan ya........

© Serbestiyet