Deprem yargılamalarının sessiz tanıkları: Bilirkişi raporları neden ne hukuki ne bilimsel bir değer taşımıyor?
Deprem sonrası yürütülen ceza yargılamalarında, bilirkişi raporları neredeyse yargının “görünmeyen hâkimi” haline geldi. Tutuklamalar, beraatlar, mahkûmiyetler… Çoğu zaman hâkimin kanaatini değil, raporu kaleme alan teknik heyetin yaklaşımını yansıtıyor. Peki yargılamalarda bu derece önem atfedilen bilirkişi raporlarının başka alanlarda bir karşılığı var mı?
Yargılamalarda bu kadar belirleyici belgelerin, akademik dünyada, mühendislik pratiğinde veya kamu politikalarında hiçbir iz bırakmaması, Türkiye’nin deprem sonrası öğrenme kapasitesinin zayıflığını mı gösteriyor? Yoksa yargılamalarda adalet arayışının olmayışını mı?
Ne acıdır ki, bir yandan yargılamalarda adalet arayışı bilirkişi raporlarının sınırına sıkışmış durumda; öte yandan bu raporlar, bilime katkı sağlayacak biçimde değerlendirilmiyor. Sonuçta ne adalet yerini buluyor ne de geleceğe dair yapısal dersler çıkarılabiliyor.
Bilirkişilere düşen nedir yargılamalarda? Teknik uzmanlığa sahip olmayan heyetlerin adil bir karar verebilmeleri için yıkılan binaların tasarım, yapım ve kullanım süreçlerindeki yükümlülük ihlallerini belirlemek. Ancak her yükümlülük ihlali binanın yıkım nedeni olmayabilir? Bilirkişinin işi nedenselliği belirlemek değildir ancak bu derece teknik dosyalarda belirlemesi gereken yükümlülük ihlallerinin hangisi ya da hangilerinin yıkımın nedeni olduğunu denetlenebilir şekilde ortaya koymaktır.
Yükümlülük ihlali belirlenemeyebilir. Nitekim ülkemizin bu alandaki en iyi üniversitesinin İnşaat Mühendisliği Bölümü üç ay boyunca incelediği bir dosyada belirleme yapamadı. Çünkü yıkılmış bir binadan elde edilmiş sınırlı verilerle, tasarım, yapım ve kullanım süreçlerine yönelik eksik bilgilerle tespit yapılamaması son derece olağandır. Sonuç ne mi oldu? Ülkemizin en iyi üniversitelerinden birine tespit yapamadı diye bir daha dosya gönderilmedi.
Bazen de mevzuat kapsamında yükümlülük ihlali belirlenemeyebilir. Ancak yıkımda mevzuatta olmayan nedenler etkili olabilir. İmar Kanunu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği gibi mevzuatta bulunmayan veya farklı olan bir husus etkili ise bu tespit çok önemlidir. Sonraki depremlerde enkaz altında kalmamak için yapılması gerekenler belirlenir böylece.
Birçok üniversitece hazırlanan bilirkişi raporlarında bu şekilde tespitler mevcuttu. Örneğin Deprem Yönetmeliğimizin yumuşak katla ilgili kriterlerini yeterli görmeyen, binaların yönetmeliğin tespit edemediği yumuşak kat nedeniyle yıkıldığını söyleyen raporların sayısı oldukça fazla. Fakat bilirkişi hocalarımız yönetmeliklerde olmayan “yumuşak kat potansiyeli” gibi tanımlarla statik proje müelliflerini suçlamayı tercih ettiler. Mahkemeler de ortada yükümlülük ihlali olmamasına rağmen rapora göre yargılama yapıp hüküm veriyorlar.
Yine birçok üniversitece hazırlanan bilirkişi raporlarında kapalı çıkmalar eleştirilerek mühendis ve mimarlara kusur izafe edildi, mahkemeler de buna harfiyen uydular, uymaya devam ediyorlar. Fakat kimsenin aklına ülkemizde hiçbir zaman yasak olmayan kapalı çıkmalara İmar Mevzuatında halen izin verildiği, bunun düzeltilmesi gerektiği gelmedi.
Deprem sonrası yürütülen onlarca bilimsel çalışma —AFAD raporları, TMMOB değerlendirmeleri, üniversite saha analizleri— binlerce yapı örneğini inceledi. Son olarak İstanbul’da 10. Türkiye Deprem Mühendisliği Konferansı (https://10tcee.org/) düzenlendi. Her biri yoğun emek ürünü ve deprem mühendisliği açısından tecrübelerin, ilerlemelerin tartışıldığı bilimsel faaliyetlerde bilin bakalım ne eksikti? Bilimsel faaliyetlerin hiçbirinde, ceza yargılamalarında düzenlenen bilirkişi raporlarının sistematik biçimde analiz edildiğini göremedik.
Oysa binlerce rapor yazan üniversitelerimiz artık deprem mühendisliğinin nirvanasına ulaşmış olması gereken akademisyenleriyle günlerce raporlar üzerinde konuşmalıydı. Bir kongrede karşılaştığım ve sorduğum bir soru üzerine “biz diğer üniversiteler kadar rapor yazmadık, henüz 800 civarında oldu” diyen hocamız da raporlarını anlatmadı.
Depremde yıkılmış betonarme binalardan alınan karot numunelerinden yapım........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d