menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Maçın ve oyunun talepleri arasında arafta kalmak

8 0
19.09.2025

Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin ilk haftasında rakibine 5-1’lik ağır bir yenilgiyle boyun eğdi. Bu sonuç, Türk futbolunun kronik sorunlarını ve Buruk’un maçın taleplerini okuyamamasını gözler önüne serdi.1990’lı yıllarda Hıncal Uluç’un öncülüğünde, Mustafa Denizli ve Fatih Terim’in coşkulu desteğiyle popülerleşen “hücum futbolu” söylemi, Türk futbolunun semalarında hâlâ pervasızca dolaşıyor. Bu söylem, defans yapmayı adeta oyunun bir parçası olmaktan çıkarıyor; defans, sanki bu sporun ruhuna aykırıymış gibi yadırganıyor, küçümseniyor.

Oysa futbol, hücum ve defansın uyum içinde dans ettiği bir sahnedir. Maçın ve oyunun taleplerine göre kimi zaman hücum, kimi zaman defans öne çıkar. Ancak bu dengeyi ihmal etmek, rakibin varlığını yok saymak, oyunun özünü inkâr etmektir. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde henüz bir “mekân sahibi” olamadı; bu arenada kalıcı bir iz bırakamadı. Buna rağmen, deplasmanda Frankfurt gibi mekanik, topsuz oyunda kolektif gücünü kullanan ve bölgesel baskıları ustalıkla uygulayan bir takıma karşı oyunu domine etme hevesiyle sahaya çıkmak, hakikati bükmekten başka bir şey değildi.

Eintracht Frankfurt, Şampiyonlar Ligi’ne taşıyan nitelikleriyle sahada net bir kimlik sergiledi. Sofascore verilerine göre, maçta R topa sahip olma oranıyla oynayan ev sahibi ekip, 5 isabetli şutunun tamamını gole çevirdi. Galatasaray ise H topa sahip olma oranıyla rakibine yakın görünse de, 5 isabetli şutundan sadece birini gole çevirebildi.........

© Serbestiyet