Bahçeli ciddi, peki biz işin ciddiyetinde miyiz?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçen yıl 1 Ekim’de, TBMM açılışında DEM Parti’lilerle tokalaştığında herkes çok şaşırmış ve bir şeyler oluyor demeye başlamıştı. Bahçeli 21 gün sonra o ünlü konuşmasını yapıp Öcalan’ı meclise, PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmaya davet ettiğinde herkes artık bir şeylerin olduğuna kesin ikna olmuştu. Ertesi gün PKK tarafından yapılan TUSAŞ baskını otonom bir grubun yaptığı iş ve yol kazası olarak söylense de “PKK, ben buradayım, beni yok sayarak kimse bir şey yapamaz” demişti. Coğrafi bir adlandırma olarak Kandil, gelişmelerden işkillenmiş ve tavrını koymuştu. Bu tavır, Ankara ve İmralı’da şok etkisi yapmıştı. Sonradan süreç fesih ve silah bırakma, Türkiye’den çekilme kararları ile yoluna koyuldu.
MHP ve Bahçeli’nin, bu sürecin bu kadar pervasız baş yürütücüsü olması ve sahiplenmesi herkeste şaşkınlık yaratıyor. Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde İmralı’ya gidebileceğini söylemesiyse şok etkisi yarattı. Sosyal medyada sözlerini gırgıra alan çok sayıda video döndü. Oysa işin şakası yok. Ortadoğu’da yeni bir düzen kuruluyor ve bütün devletler, siyasi güçler pozisyon alıyor. Tabi ki Kürtler de. Irak’ta savaş çıktı, federal Kürdistan Bölgesi kuruldu. Suriye’de savaş çıktı, şu an fiilen bir özerk Kürt yönetimi var. İran’ın önderliğindeki Ortadoğu Direniş Ekseni zayıflatıldı. Yarın emperyalist plan İran rejimini yıkmak istediğinde ne olacak? Kürtler yine pozisyon alacak. İran savaşının ilk raundunu, İran’a yönelik ABD ve İsrail’in hava bombardımanıyla gördük zaten. Türkiye Cumhuriyeti devleti, emperyalizmin bu yeniden dizayn ve sömürgeleştirme sürecine Ortadoğu’daki Kürtlerle ve iç Kürtleriyle çatışma halinde giremez. Bir denge kurmak zorunda. Bir de ekonomik krizin etkisiyle iktidarın altından kayan toprak var. Eskisi gibi rıza üretilemiyor. CHP’ye ve sola yapılan saldırılar da bu sürecin bir parçası. Seçimleri yok edemiyorsan muhalefeti yok et. İzlenen çizgi bu.
Ben bu yazıda daha çok, devletler kendilerine karşı savaşan örgütlerle nasıl masaya otururlar kısmıyla ilgiliyim. “Bebek katiliyle masaya mı oturulur” diyenler okur belki.
Güney Afrika devletinin ANC ile masaya oturması.
Güney Afrika ırkçı apartheid rejimi, 1986 yılında Afrika Ulusal Kongresi’nin (ANC) hapisteki lideri Nelson Mandela ile istihbarat başkanı ve adalet bakanı aracılığıyla barış görüşmelerine başlar. Gelişmelerden daha sonra haberi olan ANC lideri Oliver Tambo, görüşmeleri duyduğunda tedirgin olur. Doğru ya “kendisinin haberi olmadan Mandela ne işler çevirmektedir.” Mandela daha sonra örgütünü de bilgilendirir.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein