Aşırı sıcaklar ve eşitsizlikler
Son yıllarda yaz ayları yaklaşırken ve hatta bahar aylarında bile sıcaklıkların ani artış gösterdiğine tanık oluyoruz. Sıcaklık artışının artık sıkça rastlanıldığı ve giderek de yoğun olan bir döneme girdik. Nasıl ki doğal felaketler giderek sıklaşıyor ve etkileri giderek ölümcül oluyorsa bu felaketlerden biri olan sıcaklık artışı da ölümlerin sayısını artırıyor. Copernicus Gözlemevi’ne göre en çok etkilenen kıta Avrupa ve ortalama sıcaklık artışından 2 derece daha fazla artış var. 2003 yılında Avrupa’da ölenlerin sayısı 70 bin. Kavurucu sıcaklar dediğimiz sıcaklıklar bunaltıyor, doğayı ve insanları etkiliyor.
Aşırı sıcaklar (AS) eşitsizlikleri azdırır, şiddetlendirir. Artık her yaz en az 20 gün AS ile karşılaşmak zorunda kalacağız.
İki önemli sorun var karşımızda: Artışı nasıl önleyebiliriz ve nasıl uyum sağlamak zorundayız?
Sıcaklık artışının önemli nedeni salımlar ve en büyük sorumluları Çin, ABD ve Avrupa ve buralardaki çokuluslu şirketler. 10 çokuluslu şirket (ÇUŞ) salımların yüzde 70’inden sorumlu.
Bizim burada ele alacağımız konu aşırı sıcaklık karşısında ortaya çıkan eşitsizlikleri incelemek olacaktır.
Sıcağı severiz de aşırısı fazla. Bunaltır, insanı hapseder.
Konuyu ilk ele alan ABD’de New York Üniversitesi’nde görevli toplumbilimci Eric Klinenberg olup 1995 yılında ABD’nin Şikago kentinde gerçekleşen AS sonucu 720 kişi ölür ve toplumsal otopsi adı altında bu sessiz öldürücüyü inceler. Bu görünmeyen ölümler sesi çıkmayan, görünmeyen insanlar üzerinde etkili olur. Kenar semtlerde oturan, geliri düşük, Afrika ve Latin Amerika kökenli insanların durumunu inceler. Bu inceleme karşısında dönemin belediye başkanı ise “Sıcak tamam da, abartmaya gerek........
© sendika.org
