İşaretlerin İzinde — Emirdağ’dan Kelime Kelime Bir Yolculuk: Seherde Açılan Kapı
(Emirdağ’dan gelen bir mektubu kelime kelime okuyarak; mânayı açan işaretleri, bugüne bakan yönleri ve küçük adımları arıyoruz.)
Bir şehrin sabah ezanından önceki sükûneti gibi bu satırlar: hava henüz koyu, rüzgâr ürkek; fakat ufkun kenarında, görünmez bir ışık ipliği sessizce sökülmeye başlamış. Emirdağ’dan yükselen o ses:
“Anlamasında zahmet çekeceksiniz, zekâvetinize güveniyorum.”
Seherin kilidine bırakılmış ince bir anahtar gibidir. Az konuşur, çok îmâ eder; zira bazı hakikatler kalabalık cümlelerle değil, işaretlerin parmak izleriyle anlaşılır. Söz biter, gönül devreye girer; işaret, içimizde yavaşça büyüyen bir anlam kıvılcımına dönüşür.
Bugünden itibaren, Muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin Emirdağ Lâhikası-I’de,[1] Meyve Risalesi’nin Dördüncü Mesele’sine yaslanarak kaleme aldığı mektubu kelime kelime okuyacağım. Niyetim tartışmayı çoğaltmak değil; birlikte tefekkür etmek. Bu sohbeti önce kendim için yapıyorum; istifade etmek, payına düşeni almak, sonra kendi yoluna katmak isteyen herkese kapı açık. Okumayı bir yarışa değil, bir yoldaşlığa çevirmek niyetindeyim.
Ne yapacağız? Önce metinden küçük bir kıvılcım seçeceğiz: bazen tek bir kelime, bazen bir cümle, kimi zaman bir paragrafın yalnızca bir omzu. Sonra o kıvılcımı üfleyip mânâsını açacağız; imkân oldukça günümüzün tecrübeleri ve bulgularıyla tartacağız; nihayet avuç içine sığacak küçük ve uygulanabilir adımlar önereceğiz. İlerleyişimiz takvimle değil, Muazzez Üstadımızın nefesiyle olacak: bazen bir kelimenin nabzını dinleyeceğiz, bazen bir cümlenin omuzlarına eğileceğiz; kimi........
© Risale Haber
