Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–39
“Benzersizlikten Doğan Sır: Her An Yenilenen Yaratılışı Bilimin Işığında Keşfetmek"
Oda, bir sessizliğin yankısıyla titriyordu; ama bu, herhangi bir sessizlik değildi. Zihinlerin derinliklerinde yankılanan hakikatin çığlıklarıyla dolu bir sessizlikti bu. Kelimeler yerlerini düşüncelere bırakmış, her bir dinleyenin iç dünyasında bir köprü kuruluyordu. Kimileri bu köprüden hakikate doğru ilk adımını atarken, kimileri ayaklarının altında kaygan bir zeminin varlığını hissediyordu. Zaman sanki durmuştu; kalpler ise bir başka ritimle atıyordu.
Ve şimdi, bu sessizliği bozan, düşüncenin ağır perdesini aralayan bir soru vardı. Zihnin sınırlarını kâinatın derinliklerine taşıyan, vicdanın en karanlık köşelerine dokunan bir soru. Tüm cevapları içinde saklayan, ama her cevabı daha büyük bir hakikate bağlayan bir soru...
İşte o soru, düşünceleri yeni bir kâinata taşıyacak:
Deist: Az önce paylaştığınız bu harika ifadeler, yaratılışın derin manasını ortaya koyuyor. Peki, bu açıklamalar, doğa yasalarının işleyişi ve varlıkların düzenine dair modern bilimin verileriyle nasıl örtüşüyor? Bilimin rehberliğinde bu düzeni daha kapsamlı bir şekilde anlayabilir miyiz? Eğer her varlık, böylesine benzersiz bir hikâyeyi anlatıyorsa, bu hikâyenin bilimsel temelleri nelerdir?
Deist'in sorusu, odadaki herkesin zihninde yankılanırken, birkaç dakika önce benzer bir sorunun Ateist tarafından da sorulduğu hatırlandı. Bu bir tesadüf müydü? Yoksa hakikatin peşinden giden zihinler, kaçınılmaz olarak aynı sorulara mı ulaşıyordu?
Bu benzerliği fark edenler, önce Ateist’e, sonra Deist’e baktı. Ateist, gülümseyerek başını hafifçe salladı ve söze girdi:
Ateist: Aslında, bu soruyu biraz önce ben de sormuştum. Anlattıklarınız etkileyici, ancak bilimsel dayanaklarını daha ayrıntılı bir şekilde görmek istiyorum. Modern bilimle nasıl örtüşüyor? Büyük resmi bilimsel açıdan ele aldığımızda, hakikatin izleri daha da netleşecek mi?
Bu ortak soru, tartışmanın seyrini belirleyen kritik bir eşikti. İnançlı Kişi, iki farklı bakış açısından gelen aynı temel sorgulamayı bir süre sessizce tarttı. Gözleriyle odadakileri süzdü, ardından derin bir nefes alarak konuşmaya başladı:
İnançlı Kişi: Güzel bir noktaya temas ettiniz. Aslında, hakikate giden yolda benzer soruların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Çünkü hakikat, tek bir yol gibi görünse de farklı bakış açılarından yaklaşıldığında her bireyin kendine özgü bir şekilde ona ulaştığını görebiliriz. Bilimsel perspektiften bakan biriyle felsefi açıdan yaklaşan birinin sorularının aynı noktada kesişmesi, aslında gerçeğin doğru şekilde sorgulandığını gösterir.
Sonra hafifçe gülümseyerek devam etti:
İnançlı Kişi: O halde, Ateist’in de Deist’in de ortaya koyduğu bu ortak soruyu detaylandıralım. Modern bilimin verileriyle yaratılış gerçekleri arasındaki ilişkiyi daha derinlemesine ele alarak, bilimin işaret ettiği düzeni ve bu düzenin ardındaki bilinçli aklın izlerini inceleyelim. Bediüzzaman’ın Tabiat Risalesi’nde anlattıklarıyla modern bilim arasında nasıl bir köprü kurabiliriz?
Odadaki herkes, bu köprünün hangi bilimsel temeller üzerine inşa edileceğini merak ediyordu. Felsefe ve........
© Risale Haber
