Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–29
"Kuantum Dansı ve Kozmik Saat: Yaratıcının Anbean Yenilenen İmzasında Saklı Sır"
Odanın loş ışığı, masanın üzerindeki fincanlardan yükselen hafif buharla dans ediyordu. Pencereden sızan akşamın alacakaranlığı, tartışmanın derinliğini daha da belirginleştiriyor, her bir kelimeyi sanki birer gölge gibi uzatıyordu. Deist, gözlerini uzaklara dikip derin bir düşünceye daldı. Söyleyeceklerini zihninde tartarak, kelimeleri adeta tartışmanın içinde yankılanan bir melodi gibi tekrarladı:
Deist: Anlıyorum, inançlı arkadaşım, yaratıcının “HER AN” müdahale ettiğini savunuyorsun. Ancak deist bakış açısı, yaratıcının evreni kusursuz bir düzen ve işleyişle kurduğu fikrini vurgular. Bu mükemmel sistem, kendi iç yasalarıyla işler; dolayısıyla sürekli bir müdahale gerektirmez. Yaratıcının, evrenin işleyişine müdahale etmesi, sanki başlangıçta kurduğu sistemde bir eksiklik varmış gibi bir izlenim yaratır. Bizler, yaratıcının evreni mükemmel bir saat gibi kurduğunu ve bu saatin kendi kendine işleyişini sürdürdüğünü düşünüyoruz.
İnançlı Kişi: Deist düşüncenin kusursuz düzen anlayışı, aslında yaratıcı iradenin “her an” faal ve dinamik olduğunu kanıtlar. Yaratıcı yalnızca bir sistemi kurmakla kalmaz; o sistemi her an gözetir ve yeniler.
Entropi yasası gibi bilimsel gerçekler, bu müdahalenin bir zorunluluk olduğunu açıkça gösteriyor. Mikro düzeyde kuantum yasaları, makro düzeyde ise kozmolojik denge, yaratıcı müdahalenin olmazsa olmaz olduğunu kanıtlar. Öyle ki, kendi kendine yeten bir sistem fikri, yaratıcı kudreti sınırlandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Yaratıcı iradenin müdahalesini "eksiklik" olarak görmek yerine, kâinattaki düzenin dinamik yapısını anlamak için bir gereklilik olarak değerlendirmek daha mantıklıdır. Yaratıcı, kâinatı mükemmel bir saat gibi kurmakla kalmamış, aynı zamanda o saati her an işler halde tutan iradedir. Bu durum, yaratıcı kudretin sınırsızlığını ve kâinatın derin hikmetini ortaya koyar.
Dolayısıyla; gerçek kudret, düzeni sürekli yenileyen bir iradenin varlığıyla anlam kazanır.
Kâinattaki ince ayar kavramı,[1] yaratıcı müdahalenin önemini daha net bir şekilde ortaya koyar. Fiziksel sabitler (örneğin yerçekimi sabiti, ışık hızı, Planck sabiti) o kadar hassas bir şekilde ayarlanmıştır ki, bu sabitlerden biri bile çok az değişse (saniyelik değişimden söz ediyoruz), hayatın var olması imkânsız hale gelir. Bu sabitlerin bir kez ayarlanıp bırakıldığını düşünmek, yaratıcı kudreti sınırlamak anlamına gelir.
İşte gerçek kudret, kâinatı yaratmakla kalmayıp, bu hassas ayarların sürekliliğini “her an” sağlayan bir iradeyi ifade eder.
Deist: Evrenin başlangıçta bir enerjiyle yaratıldığı ve bu enerjinin entropi yasasına uygun olarak zamanla tükendiği fikrine katılıyorum. Ancak, yaratıcıyı neden sürekli müdahale eden biri olarak görmek zorunda olduğumuzu tam olarak anlayamıyorum. Düşünün, bir telefon şarj edildiğinde belirli bir süre boyunca çalışmaya devam eder; sürekli şarjda kalması gerekmez. Benzer şekilde, yaratıcı evreni mükemmel bir düzenle yaratmış ve yalnızca düzen bozulmaya başladığında, gerektiği anlarda müdahaleler yaparak bu düzenin devamını sağlamış olamaz mı? Bu yaklaşım hem bilimsel verilerle hem de akıl, mantık ve vicdanla uyumlu görünüyor. Peki, sizce “HER AN” müdahale fikri neden zorunludur? Bunun bilimsel dayanaklarını nasıl açıklarsınız?
Deistin benzetmesi, masadakiler üzerinde derin bir etki bıraktı. Kısa bir süre kimse konuşmadı; herkes, bu düşünceyi zihninde tartıyordu.
İnançlı Kişi: Arkadaşım, güzel bir örnek verdiniz ve oldukça önemli bir soru. Ancak kâinatın işleyişi bir telefonun şarj edilmesine benzemez. Çünkü bilimsel veriler, kâinatın düzeninin devamlı bir güç gerektirdiğini gösteriyor.
İnançlı Kişi bir an durdu, önündeki fincandan bir yudum aldı ve konuşmasını daha belirgin bir tonla sürdürdü.
İnançlı Kişi: Kâinatın işleyişini anlamak için temel fiziksel sabitlerin hassasiyetini dikkate almak gerekir. Yerçekimi sabiti (G), ışık hızı (c) ve Planck sabiti (h) gibi evrensel sabitler, yaşamın varlığını sürdürebilmesi için inanılmaz bir hassasiyetle ayarlanmıştır.[2] Eğer bu sabitlerde bir anlık bile bir değişim olsaydı, kâinat tamamen kaosa sürüklenirdi.
Örneğin:
Bu sabitlerin milyarlarca yıldır değişmediğini gözlemliyoruz, ancak entropi yasasına göre, bir sistem yalnızca başlangıçtaki düzenle sürekli dengede kalamaz. Bu düzenin korunması için kesintisiz bir enerji ve gözetim gerekir.[6]
Deist: Bu sabitlerin başlangıçta ayarlanıp öylece bırakılmış olması mümkün değil mi?
İnançlı Kişi: İlk bakışta bu mantıklı görünebilir. Ancak sabitlerin hassasiyetini ve kâinatın işleyişindeki düzeni ele aldığımızda, yalnızca başlangıçtaki bir müdahalenin yeterli olamayacağı açıktır. Entropi yasası, kâinatın zamanla düzensizliğe sürüklendiğini gösterir. Eğer bu sabitler "belli aralıklarla" düzenlenseydi, aradaki zamanlarda oluşacak dengesizlikler kâinatı kaosa sürüklerdi. Oysa gözlemlerimiz, bu sabitlerin her an aynı hassasiyetle korunduğunu........
© Risale Haber
