menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ortak Ruh Olan Şahs-ı Manevî Nasıl Kuvvetlenir, Nasıl Zayıflar?

9 0
03.08.2025

Şahs-ı manevî meselesini tefekkür etmeye devam ediyoruz. Bir topluluğun ortak irade, gaye ve manevi birikimle oluşturduğu kolektif kimliktir şahs-ı manevî. Bu kavramın güçlenmesi veya zayıflaması, cemaatin disiplinine, ihlâs, sadakat, tesanüt, istiğna gibi nurun prensiplerine ve insanların birbirine karşı tutumlarına bağlıdır. Bu prensipler ne kadar hizmet içinde canlı ruhluysa o cemaat de o nispette canlı ve ruhlu oluyor.

Şahs-ı Manevî Nasıl Kuvvetlenir?

İhlas: Şahs-ı manevînin en önemli dayanağı ihlastır. Allah rızasını esas alarak, riya ve çıkar gözetmeden çalışmak, hizmet etmek, şahs-ı manevîyi güçlendirir. İhlas, topluluğun manevi birliğinin âdeta harcıdır.

Uhuvvet: Cemaat içinde sevgi, saygı ve dayanışma, muhabbet, irtibat, şahs-ı manevîyi kuvvetlendirir. Uhuvvet bağı, farklılıkları bir kenara bırakarak ortak bir hedefe yönelmeyi sağlar. Buna ittifak denir. Farklılıklara rağmen birlik ve beraberlik ittifak, ortak noktalarda birlikse ittihattır.

Ortak Gaye ve Şuur: Cemaatin, ortak bir ideale mesela iman hizmeti, toplumsal ahlaka yönelik bilinçli bir şekilde çalışması, tebliğ ve irşat hizmetleri yapması şahs-ı manevîyi güçlendirir. Ortak bir vizyon, bireyleri birleştirir ve motivasyon kaynağına sebep olur.

Misyon ve Vizyonumuza liyakat mevzulu yazım için:

Misyon ve Vizyonumuza Liyakat

İstişare, Meşveret: Kararların ortak akılla alınması, şahs-ı manevîyi sağlamlaştırır. İstişare, farklı fikirlerin bir araya gelerek daha güçlü bir sonuç ortaya çıkarmasını sağlar. Ama bu toplulukta rey-i vahid anlamına gelen öne çıkmış tek kişinin fikirleri istişare kararı gibi deklare etmek hem o istişarede bulunanlara hakaret hem de deklare edilen cemaatin aklıyla alay etmektir.

“Eğer mesleği tenkis-i gayr ile meziyetini izhar ve husumet-i gayr ile muhabbetini telkin ve inşikak-ı asâyı istilzam eden hiss-i taraftarlık ve meyelan-ı gıybeti intac eden kendine muhabbeti, başkasına olan husumete mütevakkıf gösterilse; o bir müteşeyyih-i müteevviğdir, bir zi'b-i mütegannimdir.

Din ile, dünyanın saydına gider.

Ya bir lezzet-i menhuse veya bir içtihad-ı hata onu aldatmış, o da kendisini iyi zannedip büyük meşayihe ve zevat-ı mübarekeye sû'-i zan yolunu açmıştır![1]

Büyüklüğün şe'ni tevazu ve mahviyettir.

Tekebbür ve tahakküm değildir.

Demek tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihtir.

Siz de büyük tanımayınız.”[2]

Fedakârlık ve Adanmışlık: İnsanların nefislerini........

© Risale Haber