Kısır döngü... Başka mahallede 'laiklik' gerilimi
Bir sohbet sırasında yine gündeme geldi; “Komedi yok, yine içimiz kararıyor dizilerde”….
“Yeni” kelimesi sadece tanıtımda var.
Star TV’de Çarpıntı, kalp nakliyle başlayan bir dram anlatıyor…
ATV’de Aşk ve Gözyaşı, hastalık ve ihaneti yan yana taşıyor…
Show TV’nin Veliaht dizisinde miras için savaşan aile üyeleri var…
TRT1’in Cennetin Çocukları ise geçmişin yükünü sırtlayan bir “kurtuluş hikâyesi”.
Kanal D’ de “Uzak Şehir” tuttu ve kendi içinde doğru bir anlatımı olsa da yine töre, yine feodal yapı, yine sinirli ve huysuz insanlar…
Yani yine kader, aile, sadakat ve sırlar: Türk televizyonunun dört kutsal teması.
Halk bunu istiyor mu, yoksa sadece buna mı alıştırıldı?
Yapımcıların savunması hazır: “İzleyici bunu istiyor.”
Ama gerçekten öyle mi?
Yoksa biz yıllardır başka bir şey izleme ihtimaline hiç maruz kalmadığımız için “bunu istiyoruz” sanıyoruz?
Bu dizilerde Türkiye’nin bugünü yok. Teknoloji, şehir, yeni toplumsal kimlikler, dijital çağ, dönüşen değerler neredeyse hiç yok.
Karakterler hâlâ gizli mektuplarla iletişim kuruyor, skandallar hâlâ “büyük konaklarda” patlıyor.
Toplum hızla değişiyor ama televizyon, tekrarın dekorunda kalmış gibi.
KISIR DÖNGÜNÜN KONFORU
Klişe hikâyeler artık sadece yazarlık tembelliğinin değil, toplumsal konforun da simgesi.
Çünkü yeni bir hikâye yeni bir soru demek — o sorularla yüzleşmek zor, o yüzden hep aynı cevaplara sığınıyoruz.
İhanet, aşk, intikam…
Çünkü güvenli.
Çünkü tahmin edilebilir.
Çünkü “bizim hikâyemiz” gibi geliyor.
TELEVİZYONUN AYNASI DONDU
Yeni sezonun en büyük paradoksu bu:
Türkiye değişiyor, televizyon sabit kalıyor.
Ekrandaki hikâyeler artık bizi anlatmıyor, sadece eski bir duyguyu taklit ediyor.
Ve biz de belki farkında olmadan, bu taklidi izlemeye razı oluyoruz. Belki de sorun dizilerde değil, bizde. Çünkü değişimi gerçekten istemiyoruz; sadece yenilik fikrini seviyoruz.
O yüzden her Eylül aynı dizileri, farklı isimlerle izliyoruz.
Yeni sezon başlıyor ama hikâye hep aynı yerden devam ediyor.
BAŞKA MAHALLEDE BULUNMAK
Akit TV'de Gündem Özel programında konuklardan biri Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Adnan Türkkan. Konu 29 Ekim'di. Adnan Türkkan, Anıtkabir’deki durumu anlattı; “Serdar ağbi o eski mahallecilik, başı açık, başı kapalı meselesi toptan çözülmüş” dedi. Anıtkabir’de her kesimin bir arada olduğunu ima ediyordu. “Düşman bizi bölmek istiyor, laikler muhafazakarlar diye. Milli zeminde buluşma gördüm” diye ekledi. Serdar ağbi beklemedeydi. Ama belli ki bir şeyler diyecek. Nitekim araya girdi “Bir şey ekliyeyim”. CHP zihniyetinin, küçük çocukların Kur-an kurslarına gitmesine laiklik ile bağdaşmadığını öne sürerek hala karşı çıktığını iddia etti; “Bunları bıraksınlar, o zihniyet hala devam ediyor. Bunları kaşımaması lazım” dedi ve asıl mevzuya geldi; “Devlet Opera Balesi var cayır cayır. Dünya kadar da para, bütçeden… Marjinal bir azınlık yapabiliyor o işleri”. Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi, “1952’den........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon