menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Avrupa'nın bitişinin resmi

33 1
03.08.2025

Avrupa hatalarının bedelini ödüyor. Kapitalizmin doğduğu topraklarda elit kesim kendi yaptığı propagandaya kendisi inanınca dünyada ağırlığını yitirdi ve ABD’nin bir anlamda “şamar oğlanı” haline düştü. Avrupa Birliği (AB), tek pazar etrafında birleşmekle güçlü bir siyasal iradenin kendiliğinden oluşacağı ön kabulüne dayanıyordu, bu liberal proje tutmadı. AB’nin ABD karşısında politik alandan sonra ticarette de boyun eğmesiyle dünyada Avrupa ağırlıklı bir “üçüncü yol” olasılığı açıkça ortadan kalkmış oldu.

TRUMP’IN SON ŞOVU

Geçen hafta bugün Trump, İskoçya’da ailesine ait lüks golf sahasında tatil yaparken AB Başkanı, Ursula von der Leyen'i ayağına çağırdı. Önce dünyanın dört bir yanından gazetecilerin orada bulunmasını fırsat bilerek kendi tesislerinin reklamını yaptı. “Burası dünyanın en iyi golf sahası” dedi ve tanıttı.

Garip bir şekilde müzakerelerden önce yapılan basın toplantısında, Avrupa Komisyonu Başkanı gözle görülür bir şekilde gergindi ve elleri dizlerinin üzerinde dimdik oturarak sabırla Amerikan Başkanını dinledi. Görüntüler hüzün vericiydi. Yoksullaşmış bir aristokratın görgüsüzce böbürlenen bir yeni zengin karşısındaki durumu idi bu. Ve bunu hiçbir roman ya da tiyatro eseri bu kadar güzel anlatamazdı. Evet, gerçekler yine kurguyu yenmişti.

Donald Trump, 27 Temmuz Pazar günü AB ile yaptığı ticaret 'anlaşmasında' işleri yumuşatmak için hiçbir girişimde bulunmadı. Yaklaşık yirmi dakika boyunca gazeteciler von der Leyen ile neredeyse hiç konuşmazken Donald Trump dikkatleri tekeline aldı.

Sonuç ABD’nin Avrupa’dan açıkça haraç almasıydı. Daha önce %1,5 civarında olan gümrük vergileri bir anda ’e yükselmişti. Üstelik AB, ek olarak Trump'a iki tür taahhütte bulunuyordu. Birincisi, ABD'ye 600 milyar dolar yatırım yapacağına dair bir söz. İkincisi, önümüzdeki üç yıl içinde başta petrol ve doğal gaz olmak üzere 750 milyar dolar değerinde ABD enerjisi satın alınmasıydı.

Gerçi Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman sosyal medya hesabında bu iki vaadin boş olduğunu, çünkü bir ulus devlet olmayan AB’nin hiç kimseyi yatırım yapmaya veya enerji ham maddesi satın almaya zorlayamayacağını iddia etse de verilen bu söz de politik bir teslimiyet ifadesi. Krugman bir ekonomist olarak politik anlamları dikkate almıyor olmalı.

AB’NİN TESLİMİYET SÜRECİ

Avrupalılar, daha birkaç ay önce ABD ile bir ticari savaştan kaçınmak için Trump’ın askeri harcamaları artırma konusundaki ısrarlarına olumlu bir cevap vermek gerektiğini söyleyip duruyorlardı. Askeri harcama yükseldikçe doğal olarak daha fazla Amerikan silahı alınacak, Trump da böylece yatışacak ve ticaret konusunda fazla ısrar etmeyecekti.

Ama görüldü ki Avrupa’nın silahlanma konusunda boyun eğmesi ABD’nin Avrupa’dan haraca bağlama hırsını azaltmadı tam aksine iştahını kabarttı. Avrupalılar gümrüklerde aşağı yukarı eşit şartlarda bir anlaşma umut etmekteydiler. Şimdi ABD’nin alacağı  gümrük vergisine karşı AB’nin hiçbir şey yapacağı yok.

AB’nin Trump karşısındaki gerileme süreci oldukça ilginç ayrıntılar içeriyor. İngiltere 8 Mayıs'ta ABD ile  gümrük vergisi içeren bir anlaşma yaptığını açıkladığında, kıta Avrupasındaki siyasiler Londra ile alay etmişlerdi, böyle tek taraflı bir anlaşmayı koskoca AB hayatta kabul etmezdi. Temmuz ayı gelip çattığında “ neden olmasın?” konuşmaları duyulmaya başlandı. Ta ki Donald Trump kendi ekipleri tarafından yürütülen müzakereleri reddedip AB'yi 0 gümrük vergisiyle tehdit edene kadar. İki hafta sonra Avrupalılar 'i kabul ederken Ursula von der Leyen Trump’ın karşısında ses çıkarmadan zarif bir şekilde oturuyordu.

AVRUPA’DA HOŞNUTSUZLUK

Anlaşma yapıldıktan sonra Avrupa liderlerinden gelen tepkiler hoşnutsuzluk içeren olumsuz demeçlerden ibaretti. Söylemleri daha çok iç politikaya yönelikti ve kendi seçmenlerini yatıştırma amaçlıydı. Oysa AB Komisyonu........

© OdaTV