menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sirenlerin büyüsü

11 1
25.05.2025

İlk bakışta 5 bölümlük mini bir hafta sonu kaçamağı…

Görkemli bir zenginlik, pırıltılı kıyafetler, “mış” gibi yakınlıklar…

Ama perde kalktığında derinlere inen bir sorgulama…

Netflix’in 22 Mayıs’ta yayına giren yeni mini dizisi Sirens, seyirciyi önce devasa zenginlikteki bir ada evinin ışıltılı dünyasına davet ediyor. Ancak planlar yakınlaşıp da karakterlerin dünyalarına girdiğinizde sizi, baştan çıkarıcı bir tahakküm ve manipülasyonun içine sıkışmış yapay bir hayatın sonuçlarıyla da baş başa bırakıyor.

Başrollerini Julianne Moore, Meghann Fahy ve Milly Alcock’un paylaştığı yapımın yönetmen koltuğunda yine bir kadın yönetmen Nicole Kassell oturuyor.

Gücün içindeki tehdit

Hafıza sorunları yaşayan babasının bakımını üstlenen Devon (Meghann Fahy), kız kardeşi Simone’dan (Milly Alcock) gelen devasa bir yenilebilir çiçek sonrası tetiklenerek, kız kardeşinin çalıştığı malikaneye gider ve çiçeği onun üzerine fırlatır.

Ancak bu ziyaret, Devon’un ummadığı hatta tanıyamadığı bir Simone bulmasıyla uzar. Çünkü Simone’un asistanı olarak çalıştığı milyarder Michaela Kell (Julianne Moore) yani Kiki’nin, zarif kılıfının altındaki manipülatif kontrolcülüğün farkına varır. Simone ve Kiki arasında bir tür hipnotik bağ vardır ve bu tablo Devon’u kardeşi adına çok endişelendirir. Evet, her şey fazlasıyla güzeldir; ev, yemekler, dekorasyon, peyzaj, paskalya yumurtasını andıran kıyafetler(!) … Ama tam da bu yüzden rahatsız edicidir. Çünkü hiçbir şey bu kadar eksiksiz olamaz. Özellikle de ilişkiler…

İşte Sirens, tam da bu noktada başlıyor. Aynı isminin uzandığı mitolojik........

© OdaTV