Liderlik vasfı olmayanda adam seçme yanılgıları çoktur
Sevk ve İdare bilimi liderliğin tanımını yapmıştır. Siyasi parti başkanı olmak, bağırmayı iyi bilmek, yalan söylemek, karşı tarafa hakaret etmek ve cehalet bu tanımın dışınadır maalesef.
Liderlik zaafının temelinde aynen kendileri gibi düşünen veya çıkar gereği öyle davranan kişileri, gerçek anlamda ahlaken güvenilir ve işinin ehli kişilere tercih etmeleridir. Bunda bazı siyasi zevatın kişiliklerinde, eğitim yetersizliklerinde, taşıdıkları aşağılık duygusunda, geldikleri sosyal sınıfın çıkarını kollar görünüp kendi testisini doldurma eğiliminde, çağdışı kültüründe ve yetersiz bilgi ve çağdaş dünyanın gerektirdiği sorunların üzerinden gelebilecek yeteneklerden uzak olması gibi değişik faktörlerde aramak gerekir. Sırf ideal yoldaşım, tarikattan arkadaşım, yakınım diye bir takım kişileri göreve getirmek çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Dünya siyaset tarihi bu tür yanılgıların yok ettiği siyasetçilerle doludur.
Bir siyaset adamı düşünün ki, iktidara gelir gelmez önceden yakını olduğu belli olan ve tanıdığını sandığı bir kişiyi ülkenin ulusal radyo televizyon kurumunun başına getirmek istemiş, bunu yapabilmek için de ülkedeki yasalarla, geleneklerle çatışmayı göze almış ve sonuçta isteğini gerçekleştirerek bu kişiyi işbaşına getirmiştir. Aradan kısa bir süre geçince bu uğruna kavga verilen kişinin hiç de öyle beklenen nitelikleri taşımadığı ortaya çıkmış ve hayal kırıklığı ile apar topar bu kişi........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Ellen Ginsberg Simon