PARALEL DİN SEVİCİLERİNE KAPAK OLSUN
Geçen hafta yazdığım; “15 Temmuzla Paralel Yapı Çökertilirken Paralel Din Devam Ettiriliyor” yazımda şöyle demiştim: “Fetö lideri Fethullah’ın paralel dini ile bunların dinî anlayışında bir fark yok. İkisi de ölenlerin ruhaniyetleriyle işi götürüyor. Ayrıca bunlarda “Yaşayan veli, kınındaki kılıç gibidir. Ölünce kınından çıkmış kılıç gibi olur” inancı da hâkimdir. Yani ölen veli, hayatta olan veliden daha aktiftir. Darda kaldığınızda “Yetiş yâ gavs!” demeniz yeterlidir. Hemen işleriniz halledilir. Bu konuda da hadis uydurarak müritlerini ümitlendirmişlerdir. Hiçbir hadis kitabında geçmeyen ve İbn-i Kemal’in “Erbaîn” adlı eserinde kaynağı belirtilmeden zikredilen; “Hayrete düştüğünüzde/sıkıntılarla karşılaştığınızda kabir ehlinden yardım isteyin” sözüne de hadis diye sarılırlar. Ama namaz kılarken “İyyake n’abüdü ve iyyake nestaîn/ancak sana ibadet eder ancak senden yardım isteriz” derler. Namazın dışında da, Allah’tan istenmesi gereken yardımı ölülerden isterler. Bu yaman çelişkiyi görmeyecek kadar da basiretleri bağlıdır.”
Bu ifadeler; mezhepçi, gırtlağına kadar bidat ve hurafeye battığı halde, güya Ehl-i Sünnet muhafızı, namazlarında “Ancak senden yardım isteriz” dedikleri halde namaz dışında, sıkışınca ölülerden istimdat eden ikiyüzlü sahtekârlardan birini bayağı kudurtmuş. Bana, “Sen kim oluyorsun da Osmanlının yükselme dönemi Şeyhülislamlarından olan İbn Kemal’in eserine aldığı o söze itiraz ediyorsun. O kitabına almışsa doğrudur. Üstüne söz söylenmez. Başka eserlere baksan bulurdun ve cahilliğin giderdi. Senin ise bir sübhanekede 32 yanlışın çıkar. Bu konuda Yavuz, Akşemsettin ve Fatih de benzer şeyler söylemiştir. Sen tarih de bilmiyorsun. Laftan da anlamazsın. Ben sana ne diyeyim. Seni Allah’a havale ediyorum” demiş. Keh keh keh. Breh breh breh…
Demiş demesine de, aslında yüzünü görmediğim, fakat yazılarından müthiş bir gelenekçi ve bağnaz bir mezhepçi olduğuna kanaat getirdiğim, dindarlık adına dini-darlık yapanlardan, körü körüne geçmişi ve tarihî şahsiyetleri kutsayanlardan, mezhebi din, içtihatları da nas yerine koyan ve İslam’ın doğru anlaşılmasının önündeki en büyük engellerden biri olan bu müptezeli cevap vermeye değer bulmaz ve klozete atıp üstüne sifonu çekerdim. Fakat bu paralel din sevicilerine kapak olsun ve okuyucularımız, Sahih İslam’ın önündeki bu takozları daha iyi tanısın diye bu satırları kaleme alıyorum.
Efendiler! Müslüman, inançlarını ve iddialarını Kur’an’a ve sahih Sünnete dayandırmak zorundadır. Bütün görüşler bu ölçüye vurularak değerlendirilir. Bu ana ilke ile ilgili İmam Şafi şöyle der: “Bir söz söylediğimiz vakit onu Allah’ın Kitabı ve Rasûlüllah’ın Sünnetine arz ediniz. Eğer onlara uyuyorsa kabul ediniz, uymuyorsa reddediniz ve sözümüzü duvara çalınız” (İbnü’l Kayyim, İ’lamu’l Muvakıîn, 2/361).
Masum/korunmuş olan sadece Rasûlullah’tır. Onun dışında........
© Mir'at Haber
