Kim demiş, ne demiş biz tarihe yazarız
DERT VARSA, HEMDERT DE OLUR.
“Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok!”
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, Macaristan dönüşü uçak yolcusu akredite gazetecilere verdiği demecin bu son cümlesini öne çıkararak haber yapmış medya siteleri. (22 Mayıs Perşembe)
Seçilmek ve aday olmak fiillerini bastıran ve herkesi mana peşine düşüren “Dert” kelimesidir.
Türk Dil Kurumu’nun lügatlarında, insana ızdırap veren her türlü hal, sıkıntı, zorluk, üzüntü manalarıyla izah edilen dert kelimesinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüce yönetim makamını hedeflemenin, arzulamanın karşılığı gibi anlaşılmaya müsait böyle bir cümlede “Bizzat” kullanılması ve “Yok”luğun ilanı, Cumhur İttifakının memnun olmama yüküyle belirsiz ve belirtisiz bir gelecek kavşağında olduğunun işareti sayılmalıdır.
“Mevlam birçok dert vermiş / Beraber derman vermiş.” Girişiyle başlayan türkülerimizde insanlarımız moral bulmuş ve birbirlerinin dirençlerini artırmışlardır, bize mahsus özel ve genel dertlerimize karşı.
“Derdimi seviyorum; çünkü biliyorum ki derdi veren de beni seviyor.”
Mevlana’mız dertli olmayı bu tasavvufi sabırla severken ve sevdirirken, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy da, “Serapa Garb’a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdadı” itirafını, isyanlardaki bülbüle “Dert” sorgusundan sonra yapmıştır:
“- Eşin var, aşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül nedir derdin?”
“Dertli” mahlaslı aşıkların coğrafyasında yaşadığımız bilinciyle, “Dert ehli olanlar dergaha gelir; Arayan Mevlasını elbette bulur” diyelim, Zileli aşık Sadık Doğanay’ın yangısıyla.
İLLA BİR DEYİMLE Mİ ANLATILACAK İCRAATLARI?
“Bu aziz milletin evlatlarının önünde iki yol vardı. Ya biz de ‘Sarı Öküz’ gibi sıranın bize gelmesini bekleyeceğiz, ya da Türkler, Kürtler bir araya gelip bu emperyalist projeyi ters yüz edecektik.”
Bir muhalif TV kanalı haber yorumcusunun (Sözcü – Fatih Portakal) “Ağızlarından çıkardıkları bakla” hafifliğinde anlattığı bu demecin sahibi AKP’li Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’u yazmadan önce, yeni nesil gençliğimize, destek yapılan bu deyimimizden bahsedelim. Cumhur İttifakı siyasetçilerinin ve özellikle Sayın Erdoğan’ın nutuklarına sıkça deyim ve atasözlerinin malzeme edilmesi, ki biz çoğunu bu sayfada kayda aldık; alınacak hisse haricinde anlaşılmaya sebep olmuştur. Bahse konu ağızdaki bakla deyimi örneğimiz gibi…
Söven mürit, şeyh, ağızda bakla, bir kadın, kuluçka tavukları, yağan yağmur vesaire. Ağızlarından bakla çıkardılar tarifine oturtulan Sayın Kurtulmuş’u, bu deyimin şahıslardan biri kılmak, abesle iştigaldir.
Muhalif TV haber yorumcusu, lafını manasızlık taşlığında dolaştıracağına, şöyle deseydi, Sayın Kurtulmuş’un açtığı gediğe en uygun kayayı koymuş olurdu.
“Rahmetli Necmettin Erbakan, 2003 yılında Sayın Kurtulmuş’un Saadet Partisi’nde nefes aldığı bir zamanda, bir TV programında olayı........
© Milli Gazete
