Gazze: Büyük İmtihan
Gazze'de son 2 yıldır, tarihin en karanlık sayfalarından, en katı ambargo ve ablukalarından birine şahitlik ediyoruz. Her şey gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Açlıktan can veren çocuklar, annelerinin kucağında eriyen bedenler, yardıma koşarken hayatlarını kaybeden yüzlerce masum…
Bunlar bir haber bülteninin içinde geçen başlıklar değil, insanlık için birer utanç vesikasıdır.
Özellikle son haftalarda sürüp giden açlık, yerini sessizce kayıp giden hayatlara bıraktı.
Entegre Gıda Güvenliği Sınıflandırması, Gazze’deki açlık felaketinde eşiğin aşıldığını ilan etti.
147 insan, çoğu çocuk, son haftalarda malnütrisyon (gıdasızlık) nedeniyle şehit düştü. Yardım merkezlerinde izdihamda, bombardımanda ve kaos ortamında can verenlerin sayıları ise binleri geçti. Bir annenin sözleri aslında acı ve çıplak gerçeği özetliyor:
“Çocuğumun kolu, başparmağım kadar inceldi.”
Katilin bizzat kendisi olan İsrail ve suç ortağı ABD tarafından organize edilen “yardım” operasyonları, aslında bir propaganda gösterisinden başka bir şey değil. Dağıtım merkezleri çevresinde 1000’den fazla insan şehit oldu. “İnsani Koridor” yalanıyla oyalanan Gazze bir açık hava hapishanesinde dönüştü ve 2 milyon insan kıtlık ve ölümle karşı karşıya bırakılmış durumda.
Avrupa’ya dönen bir doktorun sözleri, Batı’nın ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor: “İngiltere’de hayvanların hakları, Gazze’deki çocukların haklarından daha fazla önemseniyor.”
Batı'da vicdan sahipleri gerçeği tüm dünyanın yüzüne haykırırken, İslam dünyası maalesef acziyet yüklü bir sessizlik içinde. Ne fiili bir adım atılıyor ne de geleceğe dair bir hazırlık var. İslam dünyası olarak artık başımızı kumdan çıkarıp, içinde bulunduğumuz tabloyu net olarak görmemiz lazım:
Miadı........
© Milli Gazete
