Asrın Sergüzeşti
Her alanda daha evvel tahayyül edilemeyecek derecede çürümüşlüğün görüldüğü şimdiki zaman, ağırlıklı olarak hâlihazırda yaşayanların ya da yaşadığını zannedenlerin eseridir. Sınırları belirlenmiş bir ulus devlet içinde doğan her Müslüman, Abidin’den, fırçadan, tuvalden bağımsız çaresizliğin resmini çizer. Bir fırsatı kaçırma, akıl ve iradeden yoksun olma durumu değil, muhtemelen çoğu tarafı geçmişten tevarüs eden çaresizlik, insan olma istidadını sorgulatır. Cennetmekân Akif’in geçmiş asrın başlarında, “His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? / Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin” şeklinde sorguladıkları, yanıtını şimdiki zamanda bulur. Zaten tüm öngörülerin, uyarıların, tahminlerin birebir tutması beklenemeyeceğinden, gün gelip haklı çıkan hiç kimse takdir edilmez. “Korkarım dövecek diziniz kalmayacak” tespitinin, hâlâ mecal taşıyan dizler üstünde durabilen, böylece uzvunun yok olmadığını zanneden insanlardaki karşılığı gibi… Hâlbuki kullanılamayan, şahit kılındığı vahşete seyirtemeyen diz, bacak ya da ayaklar neye yarar?
İçine düşülen çaresizlik ve geliştirilemeyen eylem karşısında acziyet başkalarına izafe edilir. Batılıların suskun, doğuluların durgun, Müslümanların kayıtsız oluşuna dair söylenenler gibi… Yahut Akif’in tüm şark için kullandığı laşe ifadesi, sınırlar arasına tıkıştırılmış ve kendini sadece bir ülkenin vatandaşı olmakla tanımlayabilen, gayrısını elinin uzanamadığı yer kabul edenlere indirgenebilir. Bu insicam ulus devletlerin sınırlarına ikna edilmiş kafalara kendini olup bitenden bağımsız zannetmeyi........
© Milli Gazete
