Sorumlu kim?
Ekonomideki zorluklar ve kötü gidişat nedeniyle, yaşanan krizlerden mütevellit dünyanın her ülkesinde birtakım tedbirler alınır, bazı acı reçeteler içilir, kemer sıkmaya varan uygulamalar görülebilir. Hesapsız yapılan işlerin ve yanlış uygulamaların neden olduğu sorunların çözülmesi ve kötüye gidişin durdurulması amacıyla çeşitli yollara tevessül edilebilir. Sonsuza dek işlerin kötüleşmesi beklenmez.
Ancak bunu yaparken de bu politikalardan ve uygulamalardan etkilenecek olan insanların, yani halkın içinde bulunduğu koşullar dikkate alınır. Ekonomi, her ne kadar bir verilerle, sayılarla, göstergelerle vs uğraşan bir bilim dalı olsa da, merkezinde insan vardır ve onun yok sayıldığı ekonomi politikalarının da başarısından söz edilemez.
Türkiye’de siyasi iktidar, Eylül 2021’de, enflasyon yüzde 19-20 civarındayken ve yükselme eğilimdeyken, doğruluğu veya yanlışlığı ayrı mesele olan ancak uygulamada olan mevcut iktisat teorisini ters olarak yorumladı ve “enflasyon yükselirken faizleri düşürme” kararı aldı ve enflasyonun çok kısa bir sürede yüzde 80-85’lere doğru fırlamasına neden oldu. Bunun toplumdaki yansıması ise çok kısa sürede hızla fakirleşen, reel geliri süratle eriyen milyonlarca insan oldu.
Bu “Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım” komedisi, o dönemde politika yapıcılar tarafından körü körüne savunuldu, eleştiriler yok sayıldı. 2023 seçimlerinin ardından ise siyasi iktidar, daha birkaç sene öncesine kadar hararetle savunduğu bu düşünceyi çöpe atarak yeniden “Ortodoks” politikalara........
© Milli Gazete
