Özgürlüğün ışığı: Madleen gemisi
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim.” Bundan yaklaşık 22 yıl önce işgalci İsrail buldozerinin Filistinli birinin evini yıkmak için harekete geçtiğinde, kendini o buldozerin önüne canı pahasına, gözünü kırpmadan atarak, daha 23 yaşında aramızdan ayrılan ABD’li barış gönüllüsü Rachel Corrie’ye ait bu söz...
Amerika’da çok rahat bir yaşam sürebilecekken, insanlığın vicdanı olarak kalbinin sesini dinleyerek mazlumların yanında durmayı seçti. Zalimlerin içinde yetişse de onlardan olmadı. Geleceğe ve insanlığa dair çocukça düşlere sığınarak yaşadı. Şimdi yaşıyor olsaydı 46 yaşında olacaktı ama o hep 23 yaşında kaldı. Direnişin sembolü oldu. Birileri çıkıp sloganlar, nutuklar atarken o, eyleme geçti. Birçoğumuzun yapamadığını ve yapamayacağını yaparak, her gün esir hayatı yaşamaktansa özgürlüğü seçti. Rahmet olsun ona.
Zalimin olduğu yerde mazlum ve direniş her zaman var olacaktır, olmalıdır da. Mazlumun kimliğine bakılmayacağı gibi, zalimin de gücüne bakmaksızın her zaman mazlumun yanında olmak, insan olmanın gereğidir. Herkesin sustuğu yerde konuşabilmektir insan olmak. Çocukların öldürüldüğü bir dünyada, amasız fakatsız bu ölümlere karşı durabilmek, bir vicdana sahip olmanın gerekliliğidir. Aksi takdirde, vicdandan yoksun bir halde zalimin yanında saf tutmaktan farkı yoktur yaşamanın. Ya Rachel Corrie’yi katleden buldozerin koltuğunda oturuyorsunuzdur ya da Rachel Corrie’nin yanında duruyorsunuzdur. Üçüncü bir seçeneğiniz kalmamıştır artık. Mazlumun yanında durabilmek, vicdan sahibi olduğunuzun göstergesidir.
Çocukların, kadınların, sivillerin katledildiği bir dünyada hiçbir şey yapamıyor olsan da, gözünden akan yaşlara engel olamamaktır insanlığının gereği. Bu vicdana sahip........
© Milat
