Önce “Paradigma” Düzeltilmeli
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kısa tarihsel tecrübe ile (yine de 350 yıla bakmak gerekir) artık anlaşılmıştır ki, dini dışarıda bırakarak yola devam etmenin imkanı bulunmamaktadır. Belki de bu cümleyi okuyanlar günümüzde gelişen teknolojiler ve gündelik gelişmelere bakarak tam tersi bir cümleyi kurmak isteyebilirler. Fakat bunun bir gerçek olmadığı kısa ve orta vadede daha iyi anlaşılacaktır.
Bugüne kadar Türkiye’nin modernleşme tecrübesi daha çok Kant’ın, “ancak modernleşmesi, modern formatlarda konuşması durumunda dine yer verilebilir” şeklinde özetlenebilecek formlarla görünür olmuştur. İşin aslı müslümanların yaklaşımları da büyük oranda bu çerçeve içinde belirmektedir. Fakat müslümanlığın kolektif bilinci, en azından “islam’dan bugün bize kalan”lar konusunda direnç göstermiştir.
Fakat bugün gelinen noktada İslam ile modernlik arasındaki temel gerilimin paradigmal olduğu meselesi üzerinde müslümanların yeterince durmaması tıkanıklığın asli sebeplerinin başında gelmektedir. Dolayısıyla modern hayatın cazibesine kapılarak, henüz kendi Tanrı, insan ve evren görüşüne odaklanmayan müslümanlar, Kant’ın çerçevesini belirlediği ve insanı Tanrı’nın kahyalığından kurtarmayı hedefleyen bir yaşam biçimine öykünmektedirler. Böylece İslam ile modernlik arasındaki gerilim........
© Milat
