Savaş ve Hayat
Savaş hayatın düşmanıdır. Onun bin emekle, özene bezene var ettiği güzellikleri bir çırpıda, hoyratça yok eder. Işığı kısar, karanlığı onun başına bela eder. Eskilerin, savaşları güneş tutulmasıyla ilişkilendirmesinin başlıca nedenlerinden biri belki de budur. Güneş tutulması ile akıl tutulması arasında doğrudan bir bağ vardır ve her ikisi de karanlığı çağırır. Çünkü gerçekten de güç, haydutluğa dönüşünce hareket asaletini yitirir. Bireysel kötülük kavgaya, toplumsal kötülük savaşa yol açar. Bir başka ifadeyle bireysel güç zehirlenmesi kavgayla, toplumsal güç zehirlenmesi ise savaşla sonuçlanır. Aslında her ikisi de kötülüğün iyiliği susturduğu, iyiliğin kötülüğe, iyilerin kötülere kaybettiği yerde ortaya çıkar. Bu yer değiştirmelerin en dramatik olanı ise hayatın teminatı olan merhametin, hayatın düşmanı olan zulme yer vermek zorunda kalmasıdır. Ateş suyu yenince geriye kül kalır; biçimler tekdüzeleşir, renkler solar, müzik susar. Savaş hayatın düşmanıdır ve sonuçlar başlangıçlardan öç alır.
Doğası gereği kötülük iyilikten hızlı hareket ettiği için hızlı olanlar yavaş olanlara galebe çalar ve bütün yapıp etmeler, bütün birikimler, hatta güzellikler kaşla göz arasında silinip gider. Dünyadaki kötülüklerin yegane sebebi güç zehirlenmesidir. Güç, toplaşa toplaşa öyle bir yere gelir ki artık kendini tutamaz, kendi içinde basınç yaratır ve bir yerde, bir şekilde patlar. O patlamanın etkisiyle yerli yerinde duran ne varsa havaya uçar, bağlamından uzaklaşır, düzenin........
© Milat
