Dogville ve Kötülük
Toplum bize ne yapar? Gözeneklerimizi mi açar, nefesimizi mi keser? Eksikliğimizi mi giderir, bütünlüğümüzü mü bozar? İçine girdiğimiz andan itibaren bize yüzmeyi mi öğretir, yoksa o devasa, korkunç dalgalarıyla bizi boğar mı? Üzerimizdeki ağırlığı mı alır yoksa üstümüze devasa yükler mi bindirir? Bu sorulara verilen cevaplardan biri, sıra dışı yapımıyla Dogville adlı filmde verilmiştir: Teknik tarafı bir tarafa bırakılır, içerik çözümlemesi yapılırsa toplum bireyin cehennemidir der film, kötü toplum o cehennemde bireyin ruhunu da bedenini de yakar, kurutur. Filmin ana tezi, toplumun, özellikle çivisi çıkmış toplumun tıpkı büyük denizler gibi iki katmanı olduğu; bunlardan birinin derinlerde yatan karanlık, kötücül, yozlaştırıcı, tahrip edici; diğeri yüzeyde gezinen güven verici, tazelik aşılayıcı, sözüm ona sempatik tarafıdır. İçine karışmadan önce kalabalık denizine kıyıdan bakar, büyülenirsiniz. Mavisi sizi çeker, dalgaların kıyıya bıraktığı köpüklerin beyazı da… Ta ki siz içine girene, onun gerçek yüzünü görene kadar… O zaman şöyle dersiniz: Bazı toplumlar da bazı denizler gibi sadece seyredilmeyi hak ediyor…
Ama bazılarımız, filmin başkarakteri Grace gibi zorunluluktan dalarız bu denizin içine. Kendimizi ansızın orada, onun dalgaları arasında mücadele ederken buluruz. Bir de bakarız ki içindeyiz, bir de bakarız ki etrafımızı dalgalar çevirmiş, alavereler, dalavereler, küçük oyunlar, küçük keyifler, küçük hayal kırıklıkları, küçük ihanetler… Hatta belki bir vakit onun varlığını bile unutur insan. Ta ki büyük bir fırtına çıkana, üzerine uzandığınız sular sizi altına almaya, boğmaya çalışana kadar. İşte o vakit, tam da o sekansta, ayağınızın daha ilk sürçmesinde, ilk tökezlemede, ilk hatada dalgalar kabarır, suratını asar, yüzünü ekşitir ve ruhunuza kırbaç gibi........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d