Melez Zamanlar
Günümüz vakıf müzeciliğine yakından bakmadan önce müzelerin; zamanı sabitleyen, muhtevasına göre çağın sürecini yansıtan, kapitalizmin anaforlarına kapılması zor birer şehir imgesi olduğunu düşünüyordum.
Şimdilerde ise “performans” üzerinden yeni bir müze kimliği meydana getiriliyor. Hatta bir müzenin muhtevasıyla yakından uzaktan ilgisi olmayan organizasyonları (yoga, sağlıklı yaşam ve kişisel gelişim seminerleri, yazarlık atölyeleri vb.), senelik paket programlar hâlinde sunması nasıl yorumlanmalı, karar vermek zor.
Oysa müzeyi, bir coğrafyanın tarihî dokusuna dair buluntu ve birikimi, üç aşağı beş yukarı zihinlerimize yer etmiş birkaç tasarımla dünyaya sunar, diye biliriz. Ya da çoğumuzun ayaklarının bir müzeye gidiş sebebi odur. Meğer bunun çok ötesine taşınmış. AVM tadındaki çabuk tüketilir organizasyonlara mekân oluşturan, ticari rekabetin bir parçası hâline gelen müze örnekleri her geçen gün artıyormuş.
Tutarlılık kaygısı taşımayan aktivitelere afili bir fon olabildiğinden belki, alternatif mekân olma adına göz dolduruyor müzeler.
Özel, seçkin ve benzersiz binalara yerleşmelerinin etkisi büyük. Bunun seminer fiyatlarını belirlemede de bir etki oluşturduğu muhakkak. Elbette bu yalnızca özel müzelere özgü bir durum.
Geçenlerde bir ressamla günümüz resmi hakkında konuşurken, tuvali üç........
© Milat
