menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Filistin işgalinin dünü, bugünü ve yarını

5 0
06.10.2025

“Tarihi bilmeyen, bugünü anlayamaz; bugünü anlamayan ise yarını inşa edemez.”

İnsan hafızası ne yazık ki zayıftır. Olayları çoğu zaman anlık görüntülerden ibaret sanırız. Dijital çağın getirdiği hız ve yüzeysellik, özellikle tarih bilincimizi örseledi. Oysa Filistin meselesi, bugünün dramatik sahneleriyle değil, yüzyılı aşkın bir geçmişin karanlık planlarıyla okunmalıdır.

Bugün Gazze’de yaşanan zulmü anlamak için, Filistin’in 20. yüzyılın başında nasıl bir emperyal projenin laboratuvarına dönüştürüldüğünü bilmek gerekir. Bu yazı dizisinde, o sürecin kilometre taşlarını bir kez daha hatırlayacağız.

1917 — Balfour Deklarasyonu: Siyonizme Açılan İlk Kapı

Birinci Dünya Savaşı, İngiltere’ye Filistin üzerinde uzun vadeli bir hesap yapma fırsatı sundu. Hindistan-Ortadoğu hattında denizlerdeki ticari hâkimiyetini kara üzerinden tamamlamak isteyen İngiltere, “Filistin’i ele geçirmek” için siyasi ve diplomatik adımlar attı.

Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour’un 2 Kasım 1917 tarihli mektubu —tarihe “Balfour Deklarasyonu” olarak geçmiştir— bu niyetin açık bir ifadesidir. Deklarasyonda, “Yahudi halkı için ulusal bir yurt kurulması” desteklenirken, bölgenin asli unsuru olan Arap halkının varlığı görmezden gelinmiştir.

Bu sürecin mimarları arasında, İngiltere Başbakanı Lloyd George, Dışişleri Bakanı Arthur Balfour ve Dünya Siyonist Organizasyonu Başkanı Chaim Weizmann bulunuyordu. İngiltere kabinesi ile Siyonist........

© Milat