menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Onun “En Önemli Eseri!”

19 1
31.10.2025

23 yıl önce iflasın eşiğine gelen bu ülkeyi uçurumdan o kurtardı. 80 yıl boyunca itibarı yerlerde sürünen ülkeyi birkaç yıl içinde dünyanın en saygın ülkelerden biri haline o getirdi. Yasaklardan dolayı nefes alamayacak durumda olan ülkeyi “yasaklar ülkesi” olmaktan çıkarmak da onun eseriydi. Dünyada gözaltında işkencenin en çok yaşandığı ülkelerden biri olan ülkemizde onun sayesinde işkencenin sıfıra inmesine rağmen buna, “Benim en önemli eserim” demedi.

Türkiye’de 2100 dolar olan GSMH (kişi başına) onun sayesinde 15 bin dolara dayandı. Her ile üniversite ve yine her şehre havaalanları yaptı. Dünyada görülmemiş biçimde karayolu ağlarını ülkeye o kazandırdı. Ama o bunların hiçbiri için de “Benim en önemli eserim” demedi.

80 milyon vatandaşın beklediği Ayasofya’yı ibadete açtı. Köprü ve toplu konutlarla dünyaya parmak ısırttı. Savunma sanayii ve teknolojide ülkeye kazandırdıklarını anlatmakla bitiremeyiz. Öyle ki dışa bağımlılık bitti bitecek. Son nesil silahlarla dünyadaki savaş konseptini Türkiye, onun destekleri, onun teşvikleriyle değiştirdi, ama o yine de bunlar için, “Benim en önemli eserim” demedi.

Hangi birini sayayım ki? Şehir Hastanelerini, sosyal devlet politikalarındaki devrimleri, MGK’nın yapısını, vesayetleri bitirmesini…

Saymakla bitmiyor ki.

Ama Sayın Erdoğan bu devasa eserlerinden hiç birisi için, “Benim en önemli eserim” demedi.

Doğrusu her biri çok önemli eserlerdi ama o neye, hangi hayırlı hizmete, “Benim en önemli eserim” diyeceğini biliyordu. Onun için de ne terler döktüğünü iyi bilirim.

Allah var, çok çalıştı, çok çabaladı ve sonunda Allah’ın yardımıyla, Sayın Devlet Bahçeli’nin omuzlamasıyla muvaffak oldu: Türkiye’de 40 yıl boyunca 60 bini aşkın insanın hayatına mal olan “kan çarkını” o durdurdu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kardeşliğin yeniden tesisine, kardeşkanını durdurmaya, “Benim en önemli eserim” dedi.

Allah için söyleyin. Erdoğan’ı seversiniz sevmezsiniz siz bilirsiniz ama Allah için söyleyin:

85 milyonuyla kardeş olan bu ülkenin evlatlarının -sebep ne olursa olsun- birbirine silah doğrultmasının imanla, akılla, izanla, vicdanla, reel politikayla, dünya menfaatleriyle açıklanacak yönü var mı?

Türkiye’de yaklaşık 100 yıl önce ötekileştirme ve dayatmalarla başlayan despotik süreç, çok kez toplum ile müesses nizam arasında gerginliklere sebebiyet vermişti. Bu gerginlikler toplumu din, etnisite, mezhep ve meşrep üzerinden kutuplaştırmaya sevk etti. 80 yıl boyunca despotik yönetim konsepti ile idare edilen Türkiye maalesef son 40 yıl kendini silahlı çatışmanın içinde buldu.

Başbakanlığı döneminden itibaren Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ülkede akan kardeş çocuklarının kanını durdurmak için büyük mücadeleler verdi. Ama onun bu mücadelesinde başarılı olmaması için çabalayanlar da rahat durmadı:

FETÖ’cülerin 7 Şubat 2012........

© Milat