Selim Kuneralp yazdı: Gazze’nin yakın geleceği
Savaşlar iki tarafı da memnun edecek sonuçlarla bitmez. Genellikle ya bir taraf galip gelir, ötekisi yenilir, ya da ikisi birden birbirlerini yenemeyeceklerini kabul ederek mücadeleye son verirler. Bir tarafın galip, ötekinin yenik olduğu durumlarda, yenilmiş olan tarafın yenilgiyi kabul etmeyip ilk fırsatta dayatılan sonucu değiştirmek için mücadeleye tekrar başladığının örnekleri tarihte çoktur. Örneğin 1919 yılında Almanya’ya, 1920 yılında da Osmanlı’ya dayatılan Versailles ve Sèvres (Sevr) antlaşmaları reddedilmiş, Versailles’in dolaylı da olsa sonucu Almanya’da Hitler’in yıllar sonra iktidara gelmesi ve kurulan düzeni tersine çevirmesi, Sevr’in sonucu da Kurtuluş Savaşımız olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan diğer ülkeler Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan da kendilerine dayatılan çözümleri değiştirme fırsatlarını o dönemlerde değerlendirme imkanlarını hep kollamışlardır.
Buna karşılık İkinci Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan yine Almanya ve ayrıca Japonya, 80 yıl önce kendilerine dayatılan ve daha önce sahip olmadıkları barışçıl demokratik yapıyı sağlam temellere oturtmayı hedefleyen anayasal yapıları kabullenmişlerdir. Bunda geçmiş hatalarını kabul edip, sorumluluğunu üstlenmelerinin büyük payı var. Daha geçenlerde Ankara’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında verdiği basın konferansında söz alan Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul, İsrail’e verdikleri desteği Nazi döneminde işledikleri suçlarla izah etmekten çekinmedi. Bugün geçmişte işledikleri suçları kabul eden ülke sayısı çok fazla sayılmaz. Japonya da bile bu oldukça hassas bir konu teşkil etmeye devam ediyor.
Ancak istikrarlı bir sonucun, savaşın iki tarafın da tükenme veya daha ileri gidemeyecek noktaya vardıklarının bilinciyle izah edilmesi de mümkün. Bugün Gazze’de bunu görüyoruz. Hamas iki yıl önce başlattığı savaş sırasında İsrail’in en ağır tepkiyi göstereceğini biliyordu. Gazze’nin masum halkını da canlı kalkan olarak kullanmaktan çekinmedi. Hesabı, dünya kamuoyunun ayaklanarak İsrail’i frenleyeceğini ve belki de bu yoldan tüm Filistin halkının tek temsilcisi olma hedefine ulaşacağı yönündeydi. Hamas ayrıca tüm Orta Doğu’nun yangın alanına dönüşeceğini ve İran başta olmak üzere bölge ülkelerinin İsrail’le mücadeleye gireceğini ümit ediyordu. Gerçekten de başlangıçta bu hesap tutar gibi oldu. Tarihinde bir günde gördüğü en yüksek insan kaybına 7 Ekim 2023 saldırısıyla karşı karşıya kalan İsrail’in tepkisi beklendiği şekilde acımasız oldu. Dünya kamuoyu ayağa kalktı. Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama emriyle karşılaştı. Mahkeme, dengeyi muhafaza etmek için aynı savaş suçundan Hamas’ın sonradan öldürülen lideri Yahya Sinvar’ı da tutuklamaya kalktı. Ayrıca Uluslararası Adalet Divanı da İsrail’in Gazze’de soykırım uygulayıp uygulamadığına ilişkin hâlâ devam eden bir yargılama süreci başlattı. Tahmin edilebileceği üzere bu davalardan bir şey çıkmadı. Sadece kamuoyları bir şekilde tatmin edilmiş oldu. İran dışında Orta Doğu ülkeleri de kıpırdamadı. Zaten Suriye’deki rejim değişikliği, onun da imkanlarını büyük ölçüde sınırlandırdı. 12 gün süren ve........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d