Barbaros Gökdemir yazdı: Cannes’ın ardından
Toplam 12 gün süren 78. Cannes Film Festivali geçtiğimiz cumartesi günü yapılan ödül töreni ile sona erdi. Tüm dünyadan yaklaşık 40 bin film profesyonelinin katıldığı festival, sinema dünyasının merakla beklediği, seneye damgasını vuracak fırından taze çıkmış yeni filmlere ev sahipliği yaptı. Festival seyircileri Latin Amerika’dan Asya’ya, Arap ülkelerinden Uzak Doğu’ya, İskandinavya’ya, Amerika’ya ve Avrupa’ya yayılan geniş bir coğrafyanın çağdaş hikâyelerini, dertlerini, anlatılarını ve yaklaşımlarını izleme şansı buldular. Bazı ilk filmler, seyircilere dünya sinemasında daha önce tatmadıkları yeni lezzetler sunarken; deneyimli yönetmenlerin festivalde yer alan yeni işleri ise, onların olgunluk dönemlerindeki dönüşümünü gözler önüne serdi. Festival, sinemaseverlere ve film profesyonellerine görkemli bir sinema şöleni sundu.
Benim açımdan da bu sene oldukça önemliydi çünkü kariyerimde ilk defa Cannes Film Festivali’ne katılma fırsatı buldum. Festivali yıllardır uzaktan takip ediyor ve sektörden tanıdığım birçok filmcinin Cannes anılarını dinliyor olsam da festivali yerinde takip etmek gerçekten de eşsiz bir deneyim. Özellikle film endüstrisinde çalışanlar açısından festivalin sağladığı en önemli avantaj, endüstrinin tüm paydaşlarını aynı çatı altında buluşturabiliyor olması. Film yönetmenleri, yapımcılar, senaristler ve oyuncular gibi perde önünde sıklıkla gördüğümüz isimlerle bir arada olabildiğiniz kadar, ön planda yer almayan ama perde arkasında endüstrinin lokomotif itici gücü pozisyonunda olan distribütörler, platform yöneticileri, stüdyo patronları ve satış sorumluları gibi sektörün önde gelen çalışanları ile de tanışabiliyor ve sohbet edebiliyorsunuz. Bu açıdan Cannes, profesyonel ağınızı genişletmenize olanak sağlarken piyasanın nasıl şekillendiğini de daha iyi anlamanızda yardımcı oluyor.
Festivalin iki ana ayağı olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi tabii ki, festival seçkisinde yer alan ve ilk defa seyirci karşısına çıkan filmler ve festival sonunda dağıtılan ödüller. Her sene olduğu gibi bu sene de ana yarışma ve yan seçkilerde yer alan filmler göz doldurmayı başardı. Ana yarışmada Richard Linklater, Ari Aster, Wes Anderson ve Kelly Reichardt gibi Amerikalı yönetmenler boy gösterdi. Onların yanı sıra dünya sinemasından da özellikle Japonya’dan Renoir filmi ile Chie Hayakawa, Brezilya’dan Secret Agent filmi ile Kleber Mendonça Filho, İspanya’dan Sirat filmi ile Oliver Laxe ve Almanya’dan Sound of Falling filmi ile Mascha Schilinski........
© Medyascope
