Kabak tadı – Yusuf İpekli Yazdı
Boş arazide at koşturan Milli Eğitim Bakan(lığ)ının pek ilgilenmediği çok zengin dilimizin, dilimize dolanan söz öbeklerinden biri de, “KABAK TADI VERMEK…” deyimidir.
“Aynı konuyu tekrar tekrar anlatarak dinleyeni bıktırmak, tatsız olmaya başlamak.” anlamı taşıyan kabak tadı vermek deyiminin bilinen öyküsü şudur.
“Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan medreseye devam eden talebelere medresenin aşevinde her gün yemek verilmektedir. Bilhassa cuma günleri sofraların iyice zenginleştiği, yemeklerin çeşitlendiği medresede mevsimi geldiği zaman haftalarca her gün kabak yemeği çıkar. Talebeler kabaktan bıkarak uygulamaya tepki duyar. Bu tepkinin sonucu deyim hayatımıza girer.”
Öte yandan, su kabaklarının oyulduğunu ve türlü gereçler (fener, kabak kemani) yapıldığını bilirsiniz. Eskiden oyulmuş olan bu kabakların içinde tarhana gibi kimi kışlık yiyeceklerle birlikte bakliyat, kil vb de saklanırdı. Kabak iyi temizlenmemiş veya iyi kurutulmamış olursa kabağın tadı bakliyata geçer, kabak kokan nohut, mercimek, fasulye, kabaklı tarhana, kabaklı bulgur pilavı ortaya çıkar. Bunu tespit eden Nasrettin Hoca‘nın torunları durur mu, yemek dolu tahta kaşığı ağzına götürür götürmez bu yemek de kabak tadı vermiş deyince olan oldu, deyim hayat buldu.
Peki MEB hangi konuda kabak tadı verdi?
Mesele uzun, mesele derin, mesele karmaşık, mesele dudak uçuklatacak kadar sıkıntılı olmasına sıkıntılı da en önemli sorun olan OKUL TERKİ‘nin iki önemli nedeni şu.
OKULLARDA ŞİDDET
Kavga. Küfür. Aşağılama. Dalga geçme. Cinsiyet ayrımcılığı. Öldüresiye dayak. Saç yolma. Kulak çekme. Haraç. Tekme. Tokat. Dayılanma. İnançla alay etme. Ders araçlarına zarar verme. Kıyas. Alıkoyma.
Bu kavramlar okullarda son zamanlarda öğrencilerin hayatını tehdit........
© Medya Siyaset
