menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kadim Öğreti VS Modern Bilim

8 1
08.11.2025

İnsanlığın gidişatından, ve gelecekten umudunu kesen insan yüzünü geçmişe döner. Sırtını geçmişe yaslar, başını geçmişin omzuna koyar; önüm arkam sağım solum sobe! Burası onun mağarasıdır; gizli geçidi, harikalar diyarı, efsunlu zamanlar mekânı aynı zamanda kadim öğretilerin güvenli kucağı… Adına ne derseniz deyin insan ayağını yere sağlam basmayı sever. Köksüz, temelsiz, mesnetsiz yaşayamaz. Balıklar gibi doğuştan yüzme kapasitesiyle gelmemiştir dünyaya; kuşlar gibi uçmak da yazmaz kodlarında belki ama karada yaşayabilir. Mademki yaşayabilir önce yürümeyi sonra koşmayı öğrenir dolayısıyla önce kendine sonra toprağa güvenir.

Kadim öğretiler deyince hatırıma sıkı takipçisi olduğum bir nöroloji profesörünün konuyla ilgili sözleri geldi. Bir konuşmasında aşağı yukarı şöyle demişti: “Kadim bilgi, insanlığın ortak hafızasından damıtılmış, gerçekliği defaatle sınanmış, kolu, bilimin bugünkü kapsamının çok ötesine uzanan bir başaltı kaynağıdır.” Buna göre insanı pergele benzetirsek pergelin sabit ucu kadim bilgidedir diyebiliriz. Aynı profesör yapılan bunca bilimsel araştırma sonucunun bir kesinliğe ulaşmasının zor olduğunu, söz gelimi bundan on yıl evvel bilimin kesin yargı bildirdiği çoğu konuda yanıldığını kabul etmek zorunda kaldığını ifade ediyor. Doğrudur. Bilimsel gelişmelerin hız kazandığı bu çağda her geçen gün birbirini çürüten........

© Maarifin Sesi