İktidarın ‘başka alternatif yok’ mitini çürütmek
Devlet yönetiminin neredeyse her aşamasında denetimsizliğin bir sistem olarak karşımıza çıktığı günler Türkiyesi’nde adalet terazisinin bozulması ile hukuksuzluk bir sistem haline geliyor ve ardı ardına gelen “felaketler” Naomi Klein’in “Şok Doktrini’ni” hatırlatıyor.
Neoliberal politikaları yaşama geçirmek için ilk uygulaması 1973’yılında Şili’de sosyalist Allende Hükümeti’ni deviren Pinochet diktatörlüğü döneminde uygulanan “Şok Doktrini” daha sonra dünyanın pek çok ülkesinde denendi. Naomi Klein Şok Doktrini’nde, felaketlerle birlikte kriz anlarının iktidarlar tarafından bir fırsata çevrilerek toplumu manüple etmek, muhalifleri devre dışı bırakarak otoriterleşmeyi pekiştirmek için nasıl kullanıldığını anlatır.
Son günlerde belediye başkanları üzerindeki tehdit ve soruşturmalar, SGK borçlarının yapılandırmadan hemen istenmesi, yerel yönetimlere atanan kayyımlar ve elinin kolunun bağlanmaya çalışılması, 12 yıl sonra gezi davasından sanatçılara gelen baskı ve tutuklama, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen teğmenlerin ordudan ihracı, gazetecilerin gözaltına alınması ve Halk TV’nin genel yayın yönetmeninin tutuklanması, siyasi parti genel başkanları hakkında açılan soruşturma ve tutuklamalar, Bolu Kartalkaya’da denetimsizlik sonucu ortaya çıkan yangın ve kaybettiğimiz 78 can, 6 Şubat’ta ikinci yılını karşılayacağımız Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin dinmeyen acıları ve çözülemeyen sorunları ile ağır bir dönemden geçiyoruz.
Ekonomik kriz altında pestile dönen halk, çarşıda pazarda el yakan fiyatlar, geçinemeyen milyonların sorunları ardı arkası........
© Kısa Dalga
