menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SEDAT BOZKURT yazdı: Siyasetçi yalan söyler, gazeteci söylemez, söylememeli

45 5
08.06.2025

Baskı rejimleri ya da daha yumuşak bir ifade ile anlatmak gerekirse demokrasiden uzaklaşan rejimler yanında çürümeyi de getirir. Her yer çürür. Hiç kimse “Ben temizim” diyemez.

12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından işbaşına gelen ANAP iktidarı, darbenin yapamadığı “detay” işleri yaptı. Değerleri, toplumu çürüttü. Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde de çürümenin muhtelif hallerine tanıklık yaptık. İktidar olma ve iktidara kalma uğruna neler yaptığını yaşı yetenler, yetmeyenlere anlatsın. Merak edenler de TBMM’de kurulan soruşturma komisyonlarının öyküsünü araştırsın.

Susurluk’ta ortaya çıkan kaza sonrasında devletteki çürümeye tanıklık yaptık. Devletteki çürüme, toplumsal çürümenin ilerisine geçmişti.

AKP iktidarında bunu çok boyutlu yaşamaya başladık. Çürümeye bir bakteri neden olur ve bulaştığı her yeri çürütür. Devlet kurumları, medya, siyasi partiler hemen hemen her yerde ciddi bir çürüme var. Çürüme, yanında AKP iktidarından emanet aldığı bir “reddetme” kolaycılığını da getiriyor. 17/25 Aralık bunun zirvesidir. Bu yaygın bir hal aldı.

Gazetecinin görevi haber ve bilgi vermenin yanı sıra halk adına denetleme yapmaktır. Her güç odağını, her iktidar yapısını denetler. Bu denetleme sonucunda elde ettiği bilgi ve belgeyi de halk ile paylaşır. Bu denetleme ya da bilgi, haber paylaşımındaki tek kriter, kamu yararıdır. Gazetecilik halktan yana taraflıdır, tarafsız değildir. Bu bilgiler demokrasinin olmazsa olmazı olan seçmenlerin sağlıklı politik tercihte bulunması için de şarttır. Yoksa hep “Almanlar bizi kıskanıyor” söyleminin peşine takılabilirler.

Vatandaşlar verdikleri vergi ile devleti finanse ederler. Devlet organizasyonu da bu vergileri halk yararına kullanmak........

© Kısa Dalga