menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İhtiyacımız olan ortak, tutarlı ve cesur bir hikaye

11 0
22.07.2025

Bugün ülkeler yalnızca sınırlarıyla değil, sosyal medyada bıraktıkları izlerle de tanımlanıyor. Kimileri bu alanı kültürel bir güç sahası olarak stratejik biçimde kullanıyor; kimileri ise hâlâ yönetilmesi gereken bir tehdit olarak görüyor. Bizim ülkemiz ise ne planlı bir kültür politikasıyla sosyal medyada kendi hikâyesini anlatabiliyor, ne de sosyal medya kullanıcılarının ürettiği içerikleri destekleyerek bir bütünlük oluşturabiliyor.

Oysa örnekleri çok. Güney Kore, resmî kurumları ile desteklediği K-Pop, K-Drama ve estetik sektörünü sosyal medyada bir ihracat kalemine dönüştürdü. Finlandiya, sade yaşam tarzını ve doğayla uyumlu kültürünü sosyal medya kullanıcılarının içerikleriyle dünyaya sundu. Türkiye ise hâlâ Kapadokya balonları ve Boğaz manzaralarıyla yetiniyor.

Ülkemizde kültürel tanıtım hâlâ turizm sezonlarına, teşviklere ya da ani kampanyalara bağlı şekilde ilerliyor. Kalıcı, sürdürülebilir bir kültür politikamız maalesef yok. O yüzden Türkiye sosyal medyada ya bir turizm destinasyonu ya da bir kriz ülkesi olarak görünüyor. Yıllardır aynı görüntüler, aynı karelerle turistik destinasyonlar. Çağdaş sanat, yeni nesil kültür, yaratıcı endüstriler görünmez konumda. Bu nedenle ülkemizin dijital vitrini tekrar eden bir döngüden ibaret.

Oysa dünya değişti. İnsanlar artık bir ülkenin yalnızca tarihine değil, gündelik yaşamına, sokaklarına, kültürel enerjisine bakıyor. Hangi kafede nasıl oturulduğu, sokakta neyin konuşulduğu, gençlerin neyi dert ettiği, insanların hangi hayallerle yaşadığı daha çok merak ediliyor. Artık vitrin değil, gerçek hayat ilgi çekiyor. Türkiye ise hâlâ eski yöntemlerle, kartpostallık görüntülerle ya da bürokratik başarılarla kendini anlatmaya çalışıyor.

Türkiye’nin dijital dünyadaki en temel sorunu, resmî kurumların ürettiği imaj ile bireylerin sosyal medyada anlattığı gerçeklik arasındaki uçurum. Kurumlar hâlâ geleneksel söylemlerle, Orta Doğu pazarına hitap........

© Kısa Dalga