SON SAVAŞ, SON KALEDE Mİ?
İran-İsrail çatışması, tarihin rutin diplomatik gerilimlerinden biri değil. Bu savaş, artık alttan alta kaynayan çok kutuplu dünyanın fay hatlarını açıkça gözler önüne seriyor. Sadece İsrail ve İran’ın değil; Amerika’nın gölgesinin, İslam dünyasının sessizliğinin, Batı’nın ikiyüzlü demokrasi söyleminin, Çin ile Rusya’nın hesaplı suskunluğunun ve en önemlisi Türkiye’nin gelecekteki pozisyonunun da savaşın görünmeyen taraflarını oluşturduğu bir dönemeçteyiz,
Bu savaşta Amerika’nın rolü asla dolaylı değildir. İsrail’in askeri gücünün ve siyasi dokunulmazlığının arkasında duran en temel güç, ABD’dir. İran’ın vurulduğu her noktada, Amerikan çıkarlarının nefesi hissedilir. Nükleer silah bahanesiyle İran’a uygulanan yaptırımlar ve “terörle mücadele” adı altında bölgede kurulan üsler, aslında büyük İsrail projesine stratejik zemin hazırlamaktan başka bir işe yaramamıştır. ABD’nin bu savaşta tarafsız olmasını beklemek, silahı verenin, tetiği çekenle aynı suçtan yargılanmayacağını düşünmek kadar saftır.
Bu savaşın en acı veren yönü, İslam ülkelerinin neredeyse tamamının sessizliğidir. Kimi körfez ülkeleri ekonomik çıkarları uğruna İsrail’le normalleşme sürecine girmiş, kimileri kendi iç sorunlarına gömülmüş, kimileri ise Batı’nın “ılımlı İslam” çerçevesine hapsolmuştur. Gazze’de taş üstünde taş kalmazken sadece lanet cümleleri kuran bir İslam dünyasından, İran vurulurken elini taşın altına koymasını beklemek, siyasi akıl........
© Karadeniz'de sonnokta
