menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazetecilere şiddet uygulayanları cezalandırmayanlar demokrasiyi cezalandırıyor

8 0
06.04.2025

Yolsuzluk iddialarını haberleştiren Güngör Arslan’dan, kartopu oynarken katledilen Nuh Köklü’ye dek son dönemde öldürülen gazetecilerin davalarında çıkan kararlar kamuoyu vicdanını tatmin etmedi. Polis şiddeti konusunda ise etkin soruşturma açılmaması bir yana, gazeteciler sanık konumuna düşürülüyor. 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü vesilesiyle, habercilere yönelik şiddet davalarında giderek derinleşen cezasızlık sorununu 5 örnek vaka üstünden inceliyoruz.

Gazetecileri hedef alan şiddetin en ağır türü cinayet… Türkiye’de bunun ilk örneği, Serbesti gazetesindeki yazılarında İttihat ve Terakki iktidarını sert bir dille eleştiren gazeteci Hasan Fehmi’nin 6 Nisan 1909 günü Galata Köprüsü üzerinde öldürülmesi olmuştu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bu nedenle 6 Nisan’ı Öldürülen Gazeteciler Günü ilan etmişti. Bugün de Hasan Fehmi’nin Çemberlitaş’taki Sultan İkinci Mahmud Türbesi’ndeki mezarı başında bu vesileyle bir anma töreni düzenlendi.

Cumhuriyet tarihi boyunca Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Musa Anter, Uğur Mumcu, Metin Göktepe ve Hrant Dink başta olmak üzere 50’yi aşkın gazeteci katledildi. Bu cinayetlerin birçoğu faili meçhul kalırken bazıları da yetkililerce çözüldüğü iddia edilmesine rağmen kamuoyu vicdanı sorumluların cezalandırıldığına ikna olmadı.

Güngör Arslan cinayeti: Tetikçi mahkum oldu ama…

Yaptığı haberler ve yayımladığı yorumlar nedeniyle Türkiye’de öldürülen son gazeteci, 19 Şubat 2022’de işyerinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Kocaeli SES Gazetesi’nin sahibi ve yazı işleri müdürü Güngör Arslan.

Açılan davada, tetiği çeken Ramazan Özkan ve azmettirici olduğu iddia edilen Burhan Polat’ın da aralarında bulunduğu 14 sanığa çeşitli cezalar verildi. Ailenin avukatı Cahit Çiftçi ise beraat eden sanıklardan avukat Ersin Kurt ile mahkûm olan Burhan Polat, Ferhat Yıldırım ve Hasan Emre Çelik arasında cinayet öncesinde ve sonrasında gerçekleşen yoğun iletişimin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Çiftçi’ye göre, Güngör Arslan’ın Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tramvay reklam ihalesiyle ilgili yolsuzluk iddiaları ve Ersin Kurt hakkında yazdığı haberler, cinayete giden süreci başlattı. WhatsApp yazışmalarının ve güvenlik kamerası kayıtlarının, Arslan’ın bu haberlerinin ardından cinayet planının şekillendiğini gösterdiğini ifade eden Çiftçi, Ferhat Yıldırım ve Hasan Emre Çelik’in cinayeti işlemeleri için Burhan Polat tarafından görevlendirildiğini öne sürdü.

Cinayetin sebebine ilişkin ortaya atılan “kız arkadaş meselesi” iddiasının temelsiz olduğunu vurgulayarak “Tüm süreç, para ve yolsuzluk iddialarıyla bağlantılı görünüyor” diyen Çiftçi, buna karşın Ersin Kurt’un beraat ettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

  • Ersin Kurt’un hesap hareketleri dosyaya alınmadı. Bu, mahkemede ciddi şüphelere yol açtı. Kurt’un beraati sadece kendisini değil, birçok sanığı kurtarmak için verilmiş bir karar olabilir.

Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde para ve cinayet arasındaki bağlantılarının yeterince araştırmadığını savunan Avukat Çiftçi, Yargıtay’dan beklentilerinin Kurt’un azmettirici olarak mahkûm edilmesi olduğunu belirtti.

Nuh Köklü cinayeti: Beraat kararı vicdanları yaraladı

Gazeteci Nuh Köklü, 17 Şubat 2015’te İstanbul Kadıköy’de arkadaşlarıyla kartopu oynuyordu. Esnaf Serkan Azizoğlu, işyerinin camına kartopu isabet etmesini gerekçe göstererek Köklü ve arkadaşlarıyla tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Azizoğlu, dükkânından aldığı bıçakla Nuh Köklü’yü ağır yaraladı. Köklü, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Köklü’nün hayat arkadaşı Ferda Sayın, dava sürecini şöyle anlatıyor:

  • Savcı, Serkan Azizoğlu için kasten öldürmeden müebbet hapis, ona yardım ettiği iddia edilen Nazım Coşaner için ise 1 yıldan 15 yıla kadar hapis talep etti. İlk duruşma 6 Ağustos 2015’te görüldü ve birçok avukat davaya müdahil oldu.
  • Bu süreçte, sanık Serkan Azizoğlu’nun ağabeyi Cumhurbaşkanlığı’na bir mektup yazarak yardım istedi ve kardeşinin Kasımpaşa’da bir cemaat üyesi olduğunu, Nuh Köklü’nün ise AKP [Adalet ve Kalkınma Partisi] karşıtı olduğunu belirtti. Bu........

    © Journo