Stockholm şehrinde olsaydım muhteşem aşk öyküleri yazabilirdim
Bu hafta farklı bir şey deneyelim o zaman. Cuma gününe kadar yaşadığımız absürt ve trajikomik olayları derleyelim, hafta sonu oturup ağlanacak halimize hep birlikte güleriz en kötü.
5 Temmuz 18,00 civarında Gazeteci Timur Soykan sosyal medyada paylaştığı bir yazı gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Biz daha ‘neden alındı, ne oldu, ne olacak’ diye içimizde tartışadururken, ben Timur Soykan’ın gözaltına alınışını yazacakken bir gün sonra yaklaşık aynı saatlerde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Sormayın efenim, biz de bir sevinç, bir mutluluk. Gözümüz aydın diyeninden tut, şükürler olsun diyenine, Timur’u aldık darısı Furkan’a diyeninden, son günlerde tek mutlu olduğumuz şey diyeninden tut, aman burayı tut bırakma sakın… çünkü duygular kocaman liste olup uzayıp gidiyor. O arada aralara kaynayıverdi iki kelime yazdık diye gözaltına alınışı, şükürlere teslim ettik sevgili Timur’u gidiyoruz. Bundan sonraki sosyal medya paylaşımları için el açtık bekleyeceğiz, umarım aynı şeyleri tekrar yaşamayız.
Köşe yazımın yayınlanmasına daha tam sekiz gün var, bugün ilk günü. Son güne kadar bakalım neler yaşayıp, nelere güleceğiz. Ağlayacak yerlerimize şükrettik efenim. Nice acılarla birlikte gömdük ağlayan yerlerimizi, artık katıla katıla güleceğiz ülkenin ve bizlerin ışık hızıyla aynı orantıda değişen gidişatına.
Ben bunları yazıya dökerken, yine kırık dökük baba evlerine şehit haberleri düştü. Irak’ın bilmem ne şehrinde bilmem hangi gerekçeyle, bilmem ne sebeple daha evinin sıvasını yaptıramamış, daha evine tütecek baca dikememiş, daha evinin duvarını dilediği renge boyayacak kadar maddi imkânı olmamış baba ocaklarına şehit diye getirdiler evlatlarını. Vatan sağ olsun dendi. Vatan sağ olsun… Yine kimse sorgulamadı şehitler neden hep bu bizim derme çatma evlerimize geliyor diye. Kimse sorgulamadı yine, sizin evlatlarınız nasıl efenim, keyifleri yerinde mi? Bizimkiler yatacak yer buldu sizinkilerin yatacak yeri olmasın diye içlerinden bile geçirmedi kimse. (Geçirse de diyemedi.)
“Vatan sağ olsun “dedi gariban anası, ağlayamadı bile ayağında doğru düzgün ayakkabısı bile olmayan babası. Vatan savunmasını bile her haltımızdan vergi aldıkları,........
© İz Gazete
