Çocukluğumun gölgesinde 1 hafta…
Nasıl hissettiğimi anlayamadığımdan yazıya dökmek için yazımın bu kısmını gecenin bir yarısı, otobüsün mola verdiği terminalde yazıyorum. Karşımda otobüsün yıkanan camları, aklımda çocukluğumun anıları var.
Duygusal açıdan karmaşık bir yolculuk oluyor benim için. Sanki geride kalan 10-15 yıl hiç yaşanmamış da, kafamı okuluma gittiğim dolmuşun camına yaslamışım gibi. Sanki şimdi gitsem top oynadığım sokağa, arkadaşlarım hadi be Eren; altı üstü bir su içecektin, kaç dakikadır neredesin diyecekmiş gibi. Annem yine akşam ezanında mahalleye doğru bağıracak ama ben yine onu dinlemeyip oynadığım maça devam edecekmişim gibi. Sanki insanların, sokakların, her şeyin rengi solmamış da ben renk körüymüşüm gibi…
Böyle hissettirdi işte yolculuk. Babam aldı beni otogardan. Büyük Eren sarıldı, “özlemişim” diyerek. Çocuk Eren yine içinden bağırdı, “neden gitmeme sebep oldun, ya da neden daha fazla yanımda olmadın.” Olsun, iki Eren de oldukça orta yolcu. Bu çelişkiler problem değilmiş gibi birbirlerinin yüzüne gülüp kriz anlarında birbirlerini yiyebiliyor. İkisi de birbirini suçluyor her zamanki gibi.
Büyük Eren’i babamın yanında bırakıp mahalleme geldim. Solan renkleri tekrar canlandırmaya, eskiden daha hevesli öten kuşları, “hadi be eskisi gibi ötsenize” diyerek gazlamaya, biraz da anıları hatırlamaya çalıştım. 10 yıl boyunca yaşadığım........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Mark Travers Ph.d