Terör örgütlerinin çağdaş uluslararası sistemdeki dönüşümünü anlamak, yalnızca güvenlik boyutuyla değil, aynı zamanda ekonomik, toplumsal ve politik yapıların iç içe geçtiği bir düzlemde mümkün hâle gelmiştir. Bu bağlamda, PKK (Kürdistan İşçi Partisi) gibi yapılanmalar, artık yalnızca silahlı propaganda grupları değil, adeta endüstriyel bir varlık olarak değerlendirilmelidir. Bu yazıda, PKK’nın Avrupa’daki örgütlü ağlarını, silah ticaretinden kara para aklama mekanizmalarına, uyuşturucu trafiğinden sivil görünümlü finansal yapılara kadar çok katmanlı bir şekilde ele alacağım. Aynı zamanda bu yapıların Avrupa’daki sosyopolitik bağlamda nasıl meşrulaştırıldığına, hangi yapısal zaaflardan beslendiğine ve neden ısrarla göz ardı edildiğine dair bir yüzleşme çağrısında bulunacağım.

I. PKK’nın Avrupa’daki Yeni Yüzü: “Karanlık Ekonomi Aktörü”

1980’lerin sonunda Türkiye sınırları içinde başlayan ve zamanla sınır ötesine taşan PKK yapılanması, bugün Avrupa’nın göbeğinde adeta bir “sivil toplum” kisvesi altında faaliyet göstermektedir. Örgüt; insan hakları, kültürel kimlik, demokratik temsil gibi evrensel değerlerin arkasına sığınarak, Avrupa kamuoyunu hem manipüle etmekte hem de bu zeminde kendisine güvenli bir lojistik ve finansal alan inşa etmektedir.

Ancak perde arkasında işler çok daha sistematik ve tehlikelidir. PKK’nın Avrupa’daki yapılanması, örgüt içi hiyerarşiyle uyumlu olacak şekilde “paralel bir finansal devlet” modeliyle işlemektedir. Bu yapılanma; sözde dernekler, kültür merkezleri, medya kuruluşları, organizasyon şirketleri, etnik festivaller, restoran zincirleri ve hatta bazı çevrelerde etkin olan politikacılarla kurulan dolaylı ilişkiler aracılığıyla yürütülmektedir.

II. Silah Ticareti: PKK’nın Avrupa’daki Stratejik Sırtı

PKK’nın lojistik damarlarından biri, Balkan rotası üzerinden yürütülen yasa dışı silah ticaretidir. Bu rota, Bosna-Hersek, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ gibi ülkelerden başlayarak Avrupa’daki silah kaçakçılığı piyasasına........

© İstiklal