İznik Konsilinin Mahiyeti, Birlik ve Bütünlüğümüze Yönelik Tehlikesi
Bundan evvelki iki yazımızda, Papanın Türkiye ziyareti bağlamında Vatikan’ın Türkiye’ye bakışını gündem etmiş ve bu seyahatin arka planını, ülkemiz için siyasi, dinî, askerî açıdan nasıl bir tehdit oluşturduğunu anlatmıştık.
Bu yazımızda ise ziyaretin ana omurgasını teşkil eden İznik programının ne manaya geldiğini izah sadedinde bu şehrin Hıristiyanlık için öneminden ve tarihî İznik Konsilinden bahsedeceğiz.
I- Tarihî İznik Konsilinin Mahiyeti
- Bu Konsilin Hıristiyanlar Açısından Önemi
Bundan 1700 yıl önce, 14 - 25 Haziran 325 tarihinde yapılan İznik Konsili iki açıdan çok önemlidir:
Bir: Bu konsilde o vakte kadar yoğun tartışmalara konu olan muharref Hıristiyanlık, tartışmalara bir son verilerek yeniden tanımlanmıştır.
İki: Yine bu konsil vesilesiyle, Roma’nın ikiye bölünmesinin ardından Doğu Roma / Bizans öncülüğünde Hıristiyan birliği tesis edilmeye çalışılmıştır.
Bu tarihten sonra Hıristiyan dünyasında teslis inancına, yani “Baba, Oğul, Kutsal Ruh”tan oluşan üçlü tanrı sistemine ciddi bir muhalefet olmamış; konsilde kabul edilen ilkeler üzerindeki mutabakat devam edegelmiştir.
Keza Hıristiyanlık bünyesindeki farklı mezhepler sebebiyle baş gösteren ayrılıkların giderilmesi konusunda da İznik Konsiline hep atıflar yapılmıştır.
Yani İznik Konsili Hıristiyanlığın mahiyetinin tespit edilmesinde ve Hıristiyan birliğinin temininde dönüm noktası teşkil etmiştir.
- Konsil Öncesindeki Tartışmaların Muhtevası
İznik Konsili öncesinde Doğu Roma / Bizans’taki dinî tartışmalarda tevhidin mi yoksa teslisin mi esas alınacağı meselesi bu tartışmaların merkezini teşkil ediyordu.
Devletin ve onu temsilen İmparatorunun görüşü belliydi ve teslisten, “Baba, Oğul, Kutsal Ruh” üçlemesinden yanaydı. Tartışmalar o boyutlara ulaştı ki, sonunda Doğu Roma Kralı 1. Konstantinos müdahale etmek durumunda kaldı.
Bunun manası şudur:
İznik’te alınan kararlar, söz konusu toplantılarda fikir hürriyeti ekseninde gerçekleşen tartışmaların sonucu değildir. Sonucu belirleyen, devletin ve onu temsilen Kralın baskısıdır. Hıristiyanlığın inanç sisteminin şekillenmesinde bu hadise çok önemlidir.
-Toplantının Asıl Hedefi
Tartışmanın taraflarından tevhide yakın görüşü temsil eden başrahip Arius (280 - 336) ısrarla Hz. İsa’nın (a.s.) tanrı olamayacağını savunuyordu.
Arius bir başrahip idi ve Hz. İsa’nın tanrılığına karşı çıkıyor, tanrının bir tane olduğunu, doğrulmadığını, varlığının ezelî ve ebedî olduğunu, diğer bütün mahlûkattan evvel İsa’yı yarattığını, İsa’nın Tanrı ile diğer varlıklar arasında yaratılışa aracılık ettiğini söylüyordu. Ve İskenderiye Patriği başta olmak üzere birçok merkeze mektup yazarak bu yöndeki görüşlerini duyurma gayreti içindeydi. Onun bu mücadelesi tartışmaların hararetini arttırdı ve Hıristiyanlık dünyası bölünüp parçalanmanın eşiğine sürüklendi. İşte İmparator bunun üzerine duruma müdahale etti.
- Konstantin’in Olaya Müdahalesi ve Büyük Bir Toplantı Talimatı
Arius’un bu görüşleri sebebiyle 14 - 25 Haziran tarihleri arasında İznik Sarayında Roma İmparatoru 1. Konstantinos’un emriyle bir konsil toplandı. 300’den fazla piskopos ile çok sayıda rahip ve din adamı bir araya geldi. Aslında toplantının nasıl sonuçlanacağı en başından belliydi. Çünkü maksat meseleleri müzakere ederek çıkan temayüle saygı duymak değildi; Hz. İsa’nın tanrılığına itiraz eden sesleri susturmaktı. Arius da bunların başında geliyordu.
11 gün süren toplantının sonunda Kral ve devlet tarafından destelenen teslis görüşü benimsenerek karara bağlandı. Karar altına alınan, yani amentü olarak benimsenen görüş şöyleydi:
“Göğün ve yerin, görünen ve görünmeyen kâinatın yaratıcısı, kadir-i mutlak tek bir baba........© İstiklal





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin