Batılıların İslam’a Bakışını Gösteren İbretlik Bir Makale
Bir evvelki yazımızda dünyada eşkıya yahut dağ kanununun geçerli olduğunu, zulüm mekanizmasının devam ettiğini, tek çözümün de güç kullanarak zalimin durdurulması olduğunu anlatmıştık.
Daha ziyade Ortadoğu’da patlak veren savaşların İsrail - ABD işbirliğiyle çıkarıldığı ve batının / AB ülkelerinin bu ittifaka destek olduğunu da belirtmiştik.
Toplumumuzda bazı kimselerin, Hıristiyanlık dünyasının Müslümanlara, Hıristiyanlığın da İslam’a karşı ılımlı olduğunu iddia ettiklerini, hatta bu yakınlığı (!) çok daha ileri seviyeye taşımak üzere dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam projelerini savunarak bu projelere hizmet ettiklerini biliyoruz.
Hâlbuki böyle düşünenler, bunu iddia edenler, büyük bir yanılgı içindedirler. Zira tarih bize Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminden beri Hıristiyanların da Müslümanlara kin beslediklerini ve bunun temelinde kibir ve haset olduğunu göstermektedir. Bunun en büyük ispatı, asırlarca süren ve günümüzde de hızından bir şey kaybetmeyen haçlı seferleridir.
Yüce Kuran’ın beyanıyla sabittir ki (Maide: 82.) İslam’ın ve Müslümanların en büyük düşmanı Yahudilerdir. Bu, tarihî tecrübelerle de sabit bir Kuran mucizesidir.
Ancak haçlı seferlerini düzenleyen Hıristiyanlık dünyasının İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlığı da had hudut tanımamaktadır.
“Küfür tek millettir” hakikatinin tecellisi niteliğinde, Yahudi ve Hıristiyanlar tarih boyunca ve günümüzde İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık hususunda hep aynı saftadırlar. İslam’a karşı mücadele gündem olduğunda hep ittifak halindedirler.
Bu yazımızda daha ziyade batılıların / Hıristiyanların İslam’a nasıl peşin bir fikir, kin ve öfkeyle baktığını gösteren ibretlik bir örnekten bahsedeceğiz.
Sosyal medya paylaşımları yoluyla muttali olduğum bir yazıda, İngiltere’nin İşçi Partisi lideri ve aynı zamanda yeni başbakanı Keir Starmer’in, ülkenin en köklü gazetelerinden The Sun’da yayımlanan bir makalesi gündem ediliyor ve bu makaleden bazı kesitler aktarılıyor.
Biz de şimdi o makaleden dikkat çeken bazı bölümlere işaret edeceğiz.[1]
1- Hıristiyan Bir Batılının / Yetkilinin İslam’a Bakış Tarzını Anlatan İfadeleri
Keir Starmer şöyle diyor:
“Kendimize karşı dürüst olmalı ve Arap - İslam dünyasıyla olan ilişkimiz hakkında açık konuşmalıyız. Çocuklarımıza da gerçeği söylemeliyiz ki, bir gün onlarla çelişmeyelim ya da onların düşünce karmaşası ve psikolojik çelişki sendromları yaşamalarına sebep olmayalım. Zira onların inandığı liberal değerlerle, bizim ulusal güvenlik ihtiyaçlarımız arasında artan bir çatışma var…”
Bu cümlelerden anlıyoruz ki, İngiltere Başbakanı konumunda olan bu şahıs, batının İslam dünyasıyla ilişkisine dair, kendince dürüst bir davranış sergileyerek gerçekleri ifade etmeye çalışıyor.
Bu yaklaşım çok önemlidir. Zira batı toplumu hiçbir zaman İslam’a ve Müslümanlara karşı açık ve samimi davranmamıştır.
Kinlerini, sosyal, siyasi ve ideolojik hedefleriyle mezcederek Müslümanlara ve İslam’a karşı gerçek niyetlerini daima gizlemişlerdir.
Bu sebeple de Müslümanlar, hususiyle Müslüman Türkler, zaman zaman batının bu sinsiliğiyle perdelenerek onların gerçek niyet ve maksatlarını görememişler ve aldanışa sürüklenip ferdî ve toplumsal zararlara uğramışlardır.
Onun için bu şahsın niyet ve görüşlerini açık bir şekilde ortaya koymuş olması hem onların İslam ve Müslümanlar hakkında ne düşündüklerini bilmek hem de buna karşı tedbir alıp şerlerinden muhafaza olmak için mühimdir.
Esasen bu gerçekler, hemen bütün batı toplumunda, Hıristiyan kitlelerde hâkim olan niyet ve düşüncelerdir. Bu niyet ve düşüncelerin altında yatan kopkoyu İslam düşmanlığını tarihî olaylar ve acı tecrübeler bize göstermektedir.
Yüce Kitabımız Kuran, Allah’ın Kelamı olarak 14 asır önce ehl-i kitabın Müslümanlara karşı nasıl bir inanç ve görüşe sahip olduklarını ve hususiyle de sinsiliklerini haber vermiş; onlarla dost olunmamasını ve her hususta onlara karşı teyakkuz halinde bulunulmasını emretmiştir. (Bak. Maide: 51, Âl-i İmran: 99 - 100.)
Bu sebeple Keir Starmer’in ifade ettiği gerçekler iyi değerlendirilirse, batıyla münasebetlerimizde -tedbir alma ve sakınma adına- bize ışık tutacaktır.
2- “Batılıların İslam Ülkelerinin Yöneticileriyle Bir Sorunları Bulunmamaktadır”
Bahsi geçen makale şöyle devam........
© İstiklal
