menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğal Denge ve Öğrenme Güçlükleri

9 0
20.09.2025

Sabah güneşi mısırların yapraklarında parıldarken, babam çapasını toprağa saplayıp eğildi. Mısırların arasına serpiştirilmiş turuncu kadife çiçeklerini göstererek, bilgece bir tebessümle konuştu:

"Bak oğul," dedi, "bu çiçekler sadece güzel kokmaz. Köklerinden bir madde salgılar, topraktaki zararlı toprak kurtlarını uzaklaştırır. Arıları da çeker. Ne ilaç, ne zehir… Doğa, kendi dengesini kurar. Yeter ki biz o dengeyi bozmayalım."

O an, çocukken anlam veremediğim birçok şey zihnimde yerli yerine oturdu. Babamın kimyasal ilaca asla başvurmamasını yıllarca "inat" sanmıştım. Meğer o, doğanın dilini anlamış. Zararlılarla savaşmıyor, dengeyi kuruyormuş.

Bu sahneyi yıllar sonra sınıfta Eren’in defterini incelerken hatırladım. Eren, okul sistemine göre "sorunlu" bir öğrenciydi. Dikkati dağınık, yerinde duramayan, ders sırasında hayallere dalan bir çocuktu. Etiketi hazırdı: "DEHB". Ancak bir gün defterinin arasına sıkıştırdığı robot karalamaları dikkatimi çekti. Detaylı, orantılı ve fonksiyonel çizimlerdi bunlar. Bir çocuğun hayal gücünü değil, adeta bir mühendis aklını gösteriyordu. O an babamın kadife çiçekleriyle anlattığı denge zihnime yeniden düştü: “Zararlı” sandıklarımız, aslında gizli dostlarımız olabilir miydi?

Bir başka gün Eren’i okul bahçesinde taşlarla uğraşırken gördüm. Küçük bir su değirmeni inşa ediyordu. Gözleri heyecanla parlıyordu. Bana dönüp, “Hocam, taşların açısını değiştirince suyun gücü artıyor!”........

© İstiklal