Mary Dejevsky Angela Merkel'in kamusal hayata dönmesi Almanya seçimlerini değiştirebilir mi?
Böylesine tutkulu bir Almanya genel seçim kampanyası, başka herhangi bir yılda çok daha fazla uluslararası ilgi çekerdi.
Son zamanlardaki tüm sıkıntılarına rağmen Almanya, Avrupa Birliği'ndeki en büyük ve en zengin ülke olmayı sürdürüyor ve sıradaki hükümetinin niteliği sadece 1945'ten bu yana Avrupa'nın ilk devletler arası savaşının sonucuna nüfuz etmekle kalmayacak, aynı zamanda kıtanın gelecekteki rotasının belirlenmesinde de çok etkili olacak.
Ancak 23 Şubat'taki oylamaya iki hafta kala, Avrupa da tıpkı dünyanın geri kalanı gibi Donald Trump'ın Beyaz Sarayı'ndan gelen başkanlık kararnamelerinin ve politika zikzaklarının etkilerini ölçmekte zorlanıyor.
Alman siyaset sahnesi, seçimlerin yapılmasına neden olan koşullar nedeniyle zaten ateşliydi. Ancak Almanya artık Atlantik'i aşıp gelen şoklarla da boğuşuyor ve seçimin sonucu, Başbakan Olaf Scholz'un Noel'den önce, artık uzak gözüken günlerde ilan ettiği zamankine göre hiç de kesin görünmüyor.
Almanya, 2025'i seçim yılı olarak belirlese de sonbaharda yapılması planlanıyordu. Lakin Alman ekonomisinde yaşanan sorunlar ve Scholz'un merkez sol koalisyon hükümetinin kırılganlığı durumu değiştirdi. Aynı zamanda serbest piyasa destekçisi FDP'nin başkanı olan maliye bakanının önerilen bütçeyi imzalamayı reddetmesi, koalisyonu çökertince Federal Meclis'te güven oylaması yapıldı. Bunların sonucunda seçim yarım yıldan fazla bir süre öne alınarak Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşünün yarattığı hava içerisinde gerçekleşiyor.
Hükümetin çökmesine yol açan anlaşmazlığın, muhalefetteki merkez sağ CDU'nun seçimleri kazanarak yeni bir koalisyon kurmasının önünü açtığı düşünülüyordu. Yine de seçim, deneyimli bir politikacı (ve zengin bir eski şirket avukatı) olan CDU lideri Friedrich Merz'in uzun süredir devam eden başbakan olma hırsını gerçekleştirmesine izin verebilecek şekilde sonuçlanabilir. Ancak kampanyası sorunsuz geçmiyor ve artık (oylamaya sadece iki hafta kala ve iki televizyon tartışmasından pazar günü yapılan ilki gerçekleşmeden önce) aradaki fark daralmaya başladı.
Almanya'nın Düsseldorf kentindeki bir sokaktaki seçim afişleri başbakanlık yarışında en önde olan adayları gösteriyor: Yeşil Parti'den Robert Habeck, CDU'dan Friedrich Merz ve SPD'den Olaf Scholz (AP)
Bu kısmen, bu seçimin dinamiklerinin Alman genel seçimlerinde alışılageldiği gibi oldukça sıradan merkez sol/merkez sağ çekişmelerinden daha karmaşık olmasından kaynaklanıyor. Bu durum, geçen sonbaharda doğudaki birkaç bölgede düzenlenen ve ana akım dışındaki iki partinin cazibesini gösteren yerel seçimlerle kısmen öngörülüyordu. Bu partiler, radikal sağcı Alternative fur........
© Independent Türkçe
