Jamal, Yeşilçam filmi tadında roman
Başlık yanıltmasın, başlık Selahattin Demirtaş’ın yeni romanını hafife aldığım anlamına gelmesin. Yeşilçam filmlerini hep sevdim ve sanki yaş aldıkça sevgim de büyüdü. Üstelik sevdiğim Yeşilçam filmlerinin yelpazesi Atıf Yılmaz’ın yönettiği ve klişeleri yıkmaya çalışan “Utanç”tan Orhan Aksoy’un yönettiği “Hıçkırık”a kadar uzar gider. Burada Yılmaz Güney filmlerini ayrı bir tutkuyla izlediğimi de ifade etmek isterim. Neyse ki bu yazının konusu Selahattin Demirtaş’ın “Jamal” romanı, yoksa Yeşilçam filmleri üzerine ahkam kesmeye cesaretle heves edebilirdim.
Ancak “Jamal, Yeşilçam filmi tadında roman” başlığını neden seçtiğimi şöyle özetlemek isterim: “Jamal”de, imkansız olduğunu sonradan öğreneceğimiz, tutkulu bir aşk var. Esas kahramanın yardımcısı rolünde Halil Abi, sokakları şenlendiren ve gerektiğinde kahramanın imdadına yetişen karakterler var. İyi ile kötü var. Aile ile aşk yüzünden çatışma var. Para ile her şey gibi aşkın da satın alınabileceğine inanan insanlar var. Aksiyon yok ancak aşkın neden olduğu çatışma kuvvetle var. Aşk acısı, aşktan derbeder olma hali var. Yeşilçam filmlerinden aşina olduğumuz köşkün yerine villa, villanın aşçısı, bahçıvanı var. Romandaki bütün bu var’lar, Yeşilçam filmini yeterince hatırlatmıştır ve özellikle Yeşilçam filmlerini seven roman okuru, Jamal’i ayrı bir keyifle okuyacaktır, diye düşünüyorum.
Cemal’in itirazı
Selahattin Demirtaş, “Jamal”de İstanbul’da doğup büyümüş Ağrılı asi bir Kürt delikanlının hikâyesini anlatıyor. Asi ama çok da duygusal. Zaten duygusuz bir insan nasıl asi olabilir? Jamal Ağrılı bir Kürt ve asi olunca siyasetin öncelendiği bir roman gibi algılanabilir. Romanda politik mesajlar Jamal’in alaycı üslubuyla gerektiği yerde ve kıvamında ifade ediliyor elbette. Zenginlerin para hırsı kinayeli bir üslupla ve keyifle eleştiriliyor mesela.
Jamal, annesinin ve babasının bitip tükenmek bilmiyen “işleri nasıl büyütürüz” kavgasına isyan edip sokakta yaşamayı tercih ediyor. Boşanmayla ve annenin biriktirilmiş mal varlığına ve şirket sayesinde oluşturulmuş statüye “çökmesiyle” çekiyor isyan bayrağını. Ancak Jamal, ortalığı yakıp yıkarak değil, sokakta yaşamayı tercih ederek asiliğini gösteriyor. Bu benzersiz eylemin az şey olduğunu iddia etmeye ya da küçümsemeye çalışmayın. Jamal’in isyan etme biçimi olarak sokakta yaşamayı tercih etmesi, annesini de babasını da duygusal olarak feci şekilde hırpalıyor.
Jamal’e, hikâyenin başladığı yere dönelim: Esas ismi Cemal ama sokakta katledilen Yemenli arkadaşı Jamal’in adıyla Beyoğlu sokaklarında yaşayan bir delikanlı. Dilenmiyor, çöplerden besleniyor ya da sermayesiz ve yaratıcı işlerle yolunu buluyor. Bazı işleri şöyle: Kedi Sırtı Okşatmacısı, Gece Kelebeği İzlettirmecisi, Tarihi Beyoğlu Hapşırtmacısı, Kaş Çattırmacısı.
Jamal’in sokakta edindiği birçok arkadaşı var. Şeyh Bedreddin, kahin gibi sezgileri olan reçel düşkünü Huri Abla, Kantar Mustafa, Şezlong Cumali, Jamal’in bilgisine ve görgüsüne kanaat getirdiği Düzgün Baba, “sokak ulusu”ndan birkaç kişidir.
Bazılarını sever ve onlarla çeşitli konular hakkında istişarede bulunur. Bazılarından uzak durmaya çalışır. En yakın arkadaşı ise Halil isimli bir köpek. “Halil’im”, “Halil abi”, “Abilerin Halil’i” diyerek dertleşir, yürür, çöp karıştırarak karnını doyurur, gün bitip yorulunca Halil ile uyur. Bütün bu hayat gailesi içinde Jamal’in, biz görmüyoruz ancak kitap okuduğunu da Arus sayesinde öğreniriz: “Sokakta yaşayan insanları küçümsediğimi düşünme ama sokakta sadece hayatta kalmaya çalışır insanlar, okumazlar. Senin başucundaki koliler kitaplarla dolu.”
Jamal’in okumuşluğunu, birçok........
© İlke TV
