menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BM çevreciliği: Resmi hukuk ve halkların hukuku yol ayrımında

13 1
10.11.2025

Birleşmiş Milletler ’in çevre ile ilgili uluslararası zirveleri iklim krizi başta olmak üzere ekolojik kriz derinleştikçe meşruiyet erozyonuna uğruyor. COP27 Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde gerçekleştirildikten sonra COP28’in Dubai’de gerçekleşmesi, önemli bir itibar kaybına neden oldu. Petrol zengini ve otoriter rejimlerin liderlerinin PR faaliyetine dönüşen zirvelere ekoloji hareketlerinden katılımlar çok düşük oldu. Bir sonraki COP29’un Bakü’de gerçekleştirilmesiyle halklar ve ekoloji mücadelesi verenler nazarında zirvelerin anlam yitimi trendi devam etti. Bu nedenle COP30’un Brezilya’da Amazon yağmur ormanları kıyısındaki Belem’de yapılacak olması yeni bir meşruiyet arayışı olarak yorumlanıyor. Fakat bu kez COP’lar tarihindeki daha önceki ayrışmalara göre daha esaslı bir kopuşla Belem’de iki ayrı zirve gerçekleşecek. Resmi BM Zirvesi ve Halkların Zirvesi şeklinde iki ayrı mekanda, insanlığın ve gezegenin geleceği için bir yol ayrımında iklim krizine karşı mücadele konuşulacak.

1992’de Rio’da düzenlenen Dünya Zirvesi’nde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) imzalanmasından 30 yıl sonra COP başladığı ülkeye bu yıl geri döndü. Resmi COP30, 6 Kasım tarihinde BM Genel Sekreteri António Guterres’in açılış konuşmasını yaptığı iki günlük Liderler Zirvesi ile başladı. Guterres’in önceki selefleri gibi iklim krizine karşı alınan önlemlerden yakınmalarla dolu konuşması, 10-21 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek konferanstan bazı çevrelerde umut kırıntıları yaratmış olabilir. Ama bu sızlanmalar artık resmi COP toplantılarının bir rutinine........

© İlke TV