menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çatışmasızlığı barışa, barışı kalıcılığa ve bölgeselliğe evirmek

19 4
03.08.2025

On ay önce başlayan yeni çözüm süreci büyük ölçüde çatışmasızlığı sağlamanın yanı sıra baş döndürücü hızla bir menzile doğru ilerliyor. Menzilin kalıcı ve onurlu barış olması herkesin temennisi.

PKK’nin silahlı mücadeleyi ilkesel olarak bitirip kendini fesh ettiğini ilan ettiği 27 Şubat açıklaması ve nihayetinde 11 Temmuz’da sembolik silah bırakma seremonisi, örgüt bakımından süreç yükümlülüklerinin yerine getirildiğini gösteriyor. Her ne kadar kayyımların yerlerini seçilmiş başkanlara bırakması gibi siyasi adımlar henüz atılmamış da olsa kimi hasta ve yaşlı hükümlülerin tahliyesi ile devletin yavaş da olsa bazı adımları atmaya başladığına şahit oluyoruz. Sürecin bundan sonraki seyri, hem Öcalan hem de Bahçeli tarafından kurulması teklif edilen meclis komisyonunda netleşecek. 51 üyeli ve 3/5 karar sayısıyla çalışacak komisyona, 3 kontenjan tanınan İYİ Parti hariç meclisteki tüm partiler katılıyor. Demokrat Parti ise kendisine tanınan tek kontenjanı kullanıp kullanmayacağını 4 Ağustos, Pazartesi netleştirecek. Bu durumda komisyon 47 veya 48 üye ile toplanacak.

İktidar tarafından “Terörsüz Türkiye”, Öcalan tarafından ise “Barış ve Demokratik Toplum” adıyla isimlendirilen sürecin meclis ayağını yürütmekle mükellef bu komisyonun adı henüz resmen ilan edilmedi ise de MHP sözcüleri şimdilik ‘Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’ olarak ilan ettiler. Resmi adının ne olacağı, ilk toplantısını yapacağı 5 Ağustos’ta netleşecek olsa da, anlaşılıyor ki o ad, süreci izah etmede en yetersiz niteleme olan “Terörsüz Türkiye” olmayacak.

Komisyon’un çalışma esasları, konuları ve süresi 5 Ağustos toplantısında netleşecek. O açıdan bu yazı, testi kırılmadan önceki ikaz mahiyetinde değerlendirilmelidir. Şöyle ki:

Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” metni, İmralı heyeti tarafından basına okunduktan hemen sonra, heyet üyesi merhum Sırrı Süreyya Önder, metinde yer almamış olmasına rağmen Öcalan’ın o çok önemli cümlesini, metnin mütemmim cüzü olarak ifade etti: “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi; demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” Benzer bir açıklama da, Süleymaniye’de 11 Temmuz tarihli silah bırakma seremonisindeki konuşma metnini okuduktan sonra Bese Hozat tarafından yapıldı.

Hem merhum Önder’in, hem de Hozat’ın yazılı konuşma metinlerine yaptıkları benzer sözlü ilaveler, Kürt tarafının çözümü, sadece silahların susması ve örgütün tasfiyesi olarak görmeyip, insanları silaha yönelten siyasi sebeplerin ortadan kaldırılması olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Devlet tarafının çözümü nerede gördüğü ise net olarak ifade edilmemiş olsa da, işler silah bırakma ve örgütün........

© İlke TV