menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bülent Şeren ve Faruk Şensoy’a Ağıt

7 20
08.03.2025

"Yeni kuşaktan röportajcı çıkmıyor. Bugün, röportaj deyince bir kişiye sorular sorup, aldığı yanıtları yayınlamayı belliyorlar. Oysa, röportaj bir edebi olay. Bir insanı, çevresi, fiziksel ve ruhsal yapısı ile anlatamıyorsan, o insanın görüşlerini nasıl anlatabilirsin ki. Röportajın sınırı yoktur. Bir yazar, bir sanatçı için her şey, her insan, hele üretkense bir yenilik, bir röportaj konusudur. Yeryüzünde bir tek çöp ve bir tek yazar kalmışsa röportaj olayı vardır, olmalıdır.” (*)

Böyle diyor röportajın büyük ustası Yaşar Kemal.

Onun bu tanımına uyan röportajların peşinde koşan müthiş kelam ve kalem ustası, röportajın son prensi Faruk Şensoy’u takdimimdir.

O; Yaşar Kemal, Nail Güreli ve Halit Çapın ekolünden gelen bir ustaydı.

Rahmetli Faruk'u mesleğe yeni başladığım yıllarda tanımıştım. Ama ilk beraber çalışmamız, Kurtuluş Savaşı’nın tanığı gerçek Akşam gazetesinde olmuştu.

O yazar, ben sayfa sekreteriydim.

Tarayış adını verdiği köşede yazıyordu, Daktiloya kağıdı dikkatlice takar, yazmaya başlardı.

Yazısını erken verecek diye beklerken bir ara ortadan kaybolurdu.

Geldiğinde bitirmesi için başına dikilirdim. Öyle bir yetenekti ki, yazdıklarını okumaya gerek görmeden kaldığı yerden devam ederek “Tarayış”ı tamamlardı.

Kağıdı daktilodan çıkardıktan sonra da okumazdı. Çünkü yazdığından emindi.

Akşam kapandıktan sonra ancak Babıâli’de karşılaşır olduk. Milliyet’te çalışmaya başlayınca daha sık görüşmeye başladık. Geceleri gelir, bir iki sohbetten sonra kimseyi........

© Hürses