Ortaklığın Giderilmesi Davalarında Bekletici Mesele Yapılan Uyuşmazlıklar
Giriş
Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davalarında, mahkemenin hüküm verebilmesi için dava konusu mal üzerindeki mülkiyet durumunun net ve çekişmesiz olması gerekir. Ancak uygulamada sıkça, paydaşlar veya üçüncü kişiler arasında devam eden başka uyuşmazlıklar, ortaklığın giderilmesi davasının sonucunu doğrudan etkileyebilmektedir. Bu gibi hallerde bekletici mesele kurumu devreye girmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m.165 uyarınca, eğer görülen davanın sonuçlanması, başka bir davada ya da merci tarafından verilecek ve kesinleşecek bir idari karara bağlı ise mahkeme, o diğer davanın sonucunu bekleyebilir. Ortaklığın giderilmesi davalarında bekletici mesele, davanın esası hakkında verilecek kararı doğrudan etkileyebilecek nitelikteki ayrı bir uyuşmazlığın çözümü sonuçlanıncaya kadar, asıl davanın bekletilmesi anlamına gelir. Bu kurum, yargılamanın sağlıklı yürümesi ve paydaşların hak kaybına uğramaması açısından kritik önemdedir. Zira ortaklığın giderilmesi davasının temel amacı paylı veya elbirliği mülkiyetine konu maldaki ortaklığı sona erdirmektir; bu amaca ulaşabilmek için öncelikle payların ve paydaşların kimler olduğunun kesin biçimde belirlenmiş olması gerekir. Aksi halde, ortaklığın yanlış kişi veya oranlar üzerinden giderilmesi adil olmayacak ve bozma sebebi doğuracaktır.
Her ne kadar ilgili kanun maddesinde “bekletilebilir” şeklinde hakime takdir yetkisi verilecek biçimde düzenleme yapılmış ise de, bu ifadenin; bir davada bekletici mesele yapılacak hususların sınırlı olmaması ve bu nedenle hakimin takdir yetkisini her somut olayın özelliğine göre ayrı kullanacağı şeklinde yorumlamak gerekir. Bu nedenle, her davada olduğu gibi ortaklığın giderilmesi davalarında da belli başlı davaların yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Aynı kanun maddesinin gerekçesinin son cümlesinde “Bekletici soruna karar veren mahkemenin, zaman zaman duruşma yaparak diğer davanın veya idari makamın kararının akıbetini araştırması, zaman kaybını önlemek bakımından önemlidir.” ifadesi yer almaktadır. Kanunkoyucunun buradaki gayesi, bir davada verilecek hükmün çelişkili olmaması olduğu gibi, bekletici mesele yapılması nedeni ile zaman kaybını da önlemeyi amaçlamaktadır.
Nitekim Yargıtay kararları incelendiğinde, ortaklığın giderilmesi davalarında bekletici mesele yapılması gereken uyuşmazlıkların başlıca dört kategoriye ayrıldığı görülmektedir. Bunlar: (1) taşınmazın mülkiyetinin esasına ilişkin uyuşmazlıklar, (2) taşınmaz üzerindeki muhdesatın (bütünleyici parçaların) aidiyetine ilişkin uyuşmazlıklar, (3) mirasçılık durumu ve taraf teşkilini (dava ehliyetini) ilgilendiren uyuşmazlıklar, ve (4) idari yargıda görülüp taşınmazın hukukî durumuna etki eden uyuşmazlıklardır. Aşağıda, Yargıtay’ın bu kategorilere giren uyuşmazlıklarda HMK m.165 kapsamında bekletici mesele kurumunu nasıl uyguladığını ve uygulamada ortaya çıkan sorunları ele alacağız.
Mülkiyetin Esasına İlişkin Uyuşmazlıklar
Ortaklığın giderilmesi davalarında en yaygın bekletici mesele nedeni, dava konusu taşınmazın mülkiyetine veya pay/paydaş durumuna ilişkin devam eden davaların varlığıdır. Bu tür davaların sonucu, ortaklığın giderilmesi davasındaki tarafların kim olduğu ve pay oranlarının ne olacağı üzerinde doğrudan etki yapabilir. Dolayısıyla bu gibi uyuşmazlıklar sonuçlanmadan ortaklığın giderilmesi davasında nihai kararın verilmesi doğru değildir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/1040 E., 2018/4277 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, “...iptali ve tescil davası sonucunda verilecek karar ile dava konusu taşınmazın pay ve paydaşlık durumu değişebileceğinden” ortaklığın giderilmesi davasında ilgili tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesi beklenmelidir; aksi takdirde hüküm kurulması hatalı olacaktır [1]. Bu ilke, Yargıtay’ın pek çok kararında tekrar edilmiş ve mahkemelerin dikkatine sunulmuştur [2][3].
Bu bağlamda mülkiyetin esasına ilişkin bekletici mesele yapılacak uyuşmazlıklara örnek olarak şunlar verilebilir:
- Tapu iptali ve tescil davaları: Dava konusu taşınmaza yönelik olarak açılan her türlü tapu iptali ve tescil davası, ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele yapılmalıdır. Uygulamada muris muvazaasına (miras bırakandan mal kaçırma), vasiyetnameye dayalı taleplere, önalım hakkına veya kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi gibi çeşitli nedenlere dayanan tapu iptal-tescil davaları görülebilmektedir. Bu davalar sonuçlanıp kesinleşmeden ortaklığın giderilmesi davasına devam edilmemelidir. Belirtilen Yargıtay kararında da mahkemenin tapu iptal davasının kesin sonucunu beklemeden hüküm vermesinin hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir [1]. Benzer şekilde, Yargıtay 14. HD’nin 2014/7551 E., 2014/8651 K. sayılı kararı ve Yargıtay 7. HD’nin 2023/1487 E., 2023/1728 K. sayılı kararı başta olmak üzere birçok içtihatta da aynı prensip yer almaktadır [2][3].
- Miras hukukundan kaynaklanan mülkiyet davaları: Miras hukukuna özgü bazı davalar da taşınmazın mülkiyet yapısını etkiledikleri takdirde bekletici mesele yapılmaktadır. Örneğin, sağ kalan eşin Türk Medeni Kanunu m.652 uyarınca aile konutunun kendisine özgülenmesi talebiyle açtığı dava, miras paylarını değiştirebileceği için bu dava sonuçlanmadan ortaklığın giderilmesi davası karara bağlanmamalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2018/509 E., 2021/1406 K. sayılı kararında aile konutuna ilişkin böyle bir istemin bulunması halinde, bunun sonucunun beklenmesi gerektiğini özellikle vurgulamıştır [4]. Benzer şekilde, vasiyetnamenin tenfizi davası varsa, bu davanın kesinleşmiş sonucunun beklenmesi ve tapuya tescil edilip edilmediğinin görülmesi gerektiği Yargıtay tarafından belirtilmiştir [5]. Vasiyetname hükümlerinin uygulanması, taşınmazın kimin adına tescil edileceğini etkileyebileceği için, bu konuda kesin yargı kararı çıkmadan ortaklık giderilmemelidir. Yine ortaklar arasındaki ilişkiden kaynaklanan özel bir durum olarak paydaşlıktan çıkarma davası da bekletici mesele yapılmayı gerektirir. Bir paydaşın, paydaşlıktan çıkarılması amacıyla açılan bir dava, sonuçta ilgili kişinin paydaş olup olmayacağına hükmedeceğinden ortaklığın giderilmesi davasının taraf ve pay yapısını doğrudan etkiler. Bu nedenle söz konusu dava sonuçlanıncaya dek beklenmelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2791 E., 2021/875 K. sayılı kararında, paydaşlıktan çıkarma talebiyle açılan davanın ortaklığın giderilmesi davası bakımından bekletici mesele yapılması gerektiği açıkça ifade edilmiştir [6].
Muhdesatın Aidiyetine İlişkin Uyuşmazlıklar
Ortaklığın giderileceği taşınmazın üzerinde bulunan bina, ağaç, yapı gibi muhdesatın (eklenti veya bütünleyici parçaların) kime ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık çıkabilir. Bu tür muhdesat aidiyeti uyuşmazlıkları da önemli bir bekletici mesele sebebidir. Zira taşınmazın aynen taksimi veya satışına karar verilirken, üzerindeki muhdesatın kime ait olduğunun belirlenmesi, paydaşların hakları açısından önem taşır.
Uygulamada, paydaşlardan biri taşınmaz üzerindeki belirli bir yapının ya da ağacın kendisine ait olduğunu ileri sürüp diğer paydaşlar bunu kabul etmezse, sulh hukuk mahkemesi HMK m.165 uyarınca ilgili tarafa bu konuda ayrı bir tespit davası açması için........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d