Torba yasalardan torba iddianamelere
Türkiye, yıllardır torba yasalarla yönetiliyor. Meclis’in asli işlevi olan kanun yapma tekniği çoktan çökmüş durumda; birbirine ilgisiz onlarca düzenleme aynı metne sıkıştırılıyor, hukuk sistemi “yamalı bohça”ya dönüyor.
Şimdi aynı zihniyet, yargının kalbine sirayet etmiş durumda: Torba iddianameler.
Bir savcının önüne gelen her olayı, her ifadeyi, her fezlekeyi, her duyumu, her tutanağı “aynı dosyaya boca ettiği” bu yeni tarz, artık yargının kronik hastalığı. Savcılık makamı, analitik akıl yürütme yerine kes–kopyala–yapıştır yöntemini benimsiyor. Ortaya çıkan metin ise ne hukuk belgesi ne de suçlamayı taşıyabilecek bir iddianame. Bir çorba. Daha doğrusu, kötü malzemelerle aceleye getirilmiş bir “torba iddianame.”
Ekrem İmamoğlu hakkında hazırlanan son iddianame, bu bozulmanın en görünür örneği. Olay örgüsü yok, delil analizi yok, mantıksal bir kurgusu yok. Paragraflar sırayla dizilmiş ama birbirine bağlanmamış. “Fiil–fail–delil” üçgeninden eser yok. Savcının kendi sesi kaybolmuş; polis fezlekesinin dili, yorumu ve sıralaması iddianamenin omurgasına........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein