Trump’ın Siyonist yenilgiyi gizleme planı, bölgemizi sarsan yeni yıkımlar oluşturur mu?
Son dönemlerde yaşadığımız ve peşi sıra gelen toplumsalcılar sürekli olarak gündemimiz oluyor. “Açlık ve korku; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilme imtihanı”1 hemen yanıbaşımızda.
Maraş depremi ki 6 Şubat’ta 2. yıldönümüydü. Yakın tanıdıklarımız başta olmak üzere Maraş merkezli asrın depreminde vefat eden ve mağduriyetlere maruz kalan insanların ve Müslih kardeşlerimizin acıları acımızdı. Enkaz altında kalıp ahirete intikal eden Müslimlere Rabbimiz rahmet ve şefaat eylesin. Ayrıca 7 Ekim’den sonra başlayan Gazze’deki yıkım ve katliamın acısı, 16 aydır dualarımızda, sofralarımızda, eylemlerimizde hatta uykularımızda bile dert edindiğimiz derin acılarımız oldu. Suriye’de 8 Aralık Devrimi ile fiili olarak açığa çıkan yıkımlar, Sednaya işkencehanesi gibi ayan beyan olan cürümler hala bilincimizi ve bilinçaltımızı yakıyor. Kaliforniya ve Bolu Kartalkaya sefahat mevkilerindeki yangınlar da beşeri planda karşı karşıya bulunulan acı imtihan vesileleridir.
Bu ve buna benzer toplumsal acı ve imtihanlardan sonra önceki gün, ABD’nin eli Kızıl derili katliamına bulaşmış, siyah derilileri işkenceler altında köleleştirmiş kovboy ruhlu yeni başkanı veya vahşi kapitalizmin yeni temsilcisi Donald Trump, uluslararası terör suçlusu Netenyahu’yu yanına çağırarak Gazze halkını Mısır ve Ürdün’e süreceğini açıkladı. Bu beyanat, 1948’de yaşananı hatırlatan yeni bir Nekbe yeni bir soy kırım tasarısının açıklanmasıydı. Gazze kasabı Binyamin Netanyahu ABD’ye giderken “Trump'la Ortadoğu haritasını yeniden çizeceklerini” açıklıyordu.
Trump’ın ise aynı Kızılderililerin bâkir arazilerine el koymak için birbiriyle yarışan işgalci ve yağmacı kovboy örfü gibi bir eli Meksika’ya, bir eli Kanada’ya, bir eli Grönland’a, bir eli de Panamaya uzanmaya çalışmaktadır. Bu yağmacılık hırsızlığı ve “güçlü olan haklıdır” şeytani mantığına göre düşünen ve kovboy ölçüsüzlüğü taşkınlığıyla davranan Trump’ın ümmet coğrafyası üzerinde yeni ameliyatlar yapmayı düşünmediğini söylemek de safdillilik olur. Rabbimizin yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeyenlere “aşağılık maymunlar olun”2 dediği gibi, o da ölümcül ahtapot gibi kollarını her yere uzatma hayvanlığı hevesinde.
Panama, Trump’ın dayatmalarını ve şartlarını şimdiden kabul etmiş durumda. Trump’ın Firavun gibi Müslim halklar karşısında ululanma kalkışmasında ilk elde Gazze’yi kapsam alanına aldı ve bir buçuk milyon Gazzeli olmak şartıyla bir milyon 800 bin Filistinliyi Mısır ve Ürdün’e yollayacağını açıkladı. Uluslararası hukukta bir halkı zorla göç ettirme fikri bir savaş suçu sayıldığı halde azılı bir müstekbir olarak hiçbir kuralı ve ilkeyi tanımayacağını, orman kanununa dayanan bir küstahlıkla “güçlü olanın haklı olduğu”nu ifade etmektedir.
Trump dediysek tabii ki CIA’ı ile, Pantegon’uile, Neo-Con’ları ile bütün müfsidliği içinde barındıran Modernitenin “Çirkin Amerikalı”sını kastediyoruz.
ABD tehdidi karşısında teslim olan Panama’nın yüz ölçümü 75 bin km kare. Gazze’nin yüz ölçümü ise sadece 360 km kare. Bu küçük toprak parçası yani Gazze ve halkı çok yoğun bombardımanlar altında en az 50 bin şehid verdi. Ama Gazze halkı da, müminlerin iftiharı Gazze İslami Hareketi de yenilmedi ve İzzeddin Kassam Tugayları galip geldi. Bir avuç Gazzeli mücahid karşısında yaşanan bu mağlubiyet sadece emperyalizmin öncü kolu Siyonist İsrail’e ait değildir; aynı zamanda bu mağlubiyet İsrail’e büyük finansal ve istihbari destek veren, dev boyutlarda silah tedariki sağlayan, Akdeniz’deki dev deniz gücü sayesinde bölgedeki Siyonist rejim muhaliflerini tehdit eden Amerika Birleşik Devletleri’ne aittir.
ABD başkanı yılışık bir müstağnilikle söz söyleyerek veya blöf yaparak 5 Şubat günü Gazze’ye el koyacağını açıklıyor. Ve 6 Şubat günü de uluslararası terör suçlusu Netenyahu “Gazze’yi ABD’ye devredecekler”ini söylüyor. Bu tehdit içerikli şeytani tasarımlarını uygulamaya geçirmek için çalışırlarsa tabii ki kayıplarımız da acılarımız da artmaya devam edecektir. İki gündür Büyük Şeytan dediğimiz bu gücün, muhtemel tuzaklarına karşı ne yapılacağı konusu, yüreğinde tevhid ve adalet ilkelerini yaşatan ve müminlerin kardeşliğini savunup acılarını acısı bilen birçok mü’min kardeşimizin yakıcı gündemi olmuştur.
Biliyoruz ki ağır bedeller ödemek pahasına El-Kassam birlikleri de, Gazze’nin izzetli halkı da dün teslim olmadıkları ve Siyonizm emperyalizmine boyun........
© Haksöz
