menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir büyük reset hikayesi: Ne kadarı gerçek, ne kadarı masal?

33 0
monday

“Büyük Reset” denince kulağa önce sinematografikbir kıyamet senaryosu geliyor: Bir sabah uyanacağız, banka hesapları silinmiş, para değersizleşmiş, devlet veya küresel güçler bizi dijital kimlik dijital para sistemine zorlamış olacak…

Sosyal medyada, internet medyası denilen o cerbezeli kavramların yarış pistindeböyle anlatılıyor.

Ve kabul edelim Türkiye’de yaşanan ekonomik yıpranma, bu tür anlatılara zemin hazırlıyor. Çünkü insanlar, “bir şey oluyor ama ne?” duygusunu aşamıyor.

Ben bu yazıda “bir komplo mu var?” sorusundan çok, “hangi kısmı komplo, hangi kısmı mekanizma?” meselesine odaklanmak istiyorum.

Zira “Büyük Reset” diye anlatılan şey, tek bir komitenin tek tuşla dünyayı sıfırlaması ilgi çekici de olsa gerçek değil. Ama ekonomik kırılganlık, dijitalleşmiş gözetim ve devlet merkezli finans mimarisinin birleştiği yeni bir denetim düzeni ihtimali gayet gerçek.

Neden mi?

1) Türkiye tek başına “reset”e karar verebilecek bir ülke değil. Böyle bir parasal mimari değişim, ancak ABD, Avrupa, Çin ve küresel finans kurumları (BIS, IMF, Fed, ECB vb.) gibi dev oyuncular üzerinden olur. Türkiye, bu tabloda düğmeye basan değil, ama dalgayı ilk hisseden ülkelerden biri olabilir. Yani resetin faili değil; çarpanı.

2) Komplo anlatısı “bir gecede insanlığı fakir bırakacaklar” diyor. Gerçek olasılık ise adım adım alım gücü kaybı, idari ayarlı müdahaleler, sermaye hareketi kısıtları, dijital izlenebilir ödeme sistemleri ve “normalleşmiş kontrol”…

Bugün devletler, geçmişte şirketlere devrettikleri gözetim kapasitesini geri alıyor. Telegram’ın kurucusu Pavel Durov’un son uyarıları boşuna değildi: “Özgür internet çağı kapanıyor, denetimli internet dönemine giriyoruz” derken yalnızca sansürden bahsetmiyordu; daha önce de bahsetmiştim. Durov veri finans kimlik........

© Habertürk