21. Yüzyılın Frankenstein'ı Yapay Zekâ mı?
Guillermo del Toro’nun Frankenstein yorumu, Mary Shelley’nin iki yüzyıllık sorusunu bugüne taşıyor: İnsan hangi noktada kendi eserinin etik sorumluluğunu üstlenemez hale gelir?
Film, laboratuvardaki ilk kıvılcımdan önce Victor’un içindeki arzuyu büyüteç altına alıyor. Del Toro’nun Victor’u, yalnızca bilime tutkun bir akıl değil; kayıpla baş edemediği için kudrete sığınan yaralı bir ruh.
Küçük yaşta kaybettiği annesi yüzünden edindiği ölümü yenme dürtüsüyle Tanrı’ya meydan okuma sarhoşluğundan mustarip. Onun için “ yaratmak”, yası telafi etmenin bir yolu oluyor. Böylece film, “Canavar nasıl doğdu?” sorusundan önce “Victor neden Tanrı’nın yerine geçmek ister?” sorusunu soruyor.
Shelley’nin metninde de, del Toro’nun filminde de trajedi yaratığın çirkinliğinde başlamaz.
Kırılma, yaratıcının sorumluluğu taşıyamadığı anda ortaya çıkar.
Kaldı ki del Toro’nun yaratığı hayli karizmatik, diyaloğa açık, ilişki kurmak isteyen bir varlıktır. Bir varlık kendisini ancak ilişkisellikle kavrayabilir çünkü. Yaratık da bu yüzden, uzaktan izlediği, ancak gölgelerine sokulabildiği insanlara gizli gizli yardım etmeye çalışır.
Ancak kendisini dünyaya getirenin korkuları ve şefkatsizliği yüzünden her şey yanlış başlamıştır.
Victor laboratuvarında bir hayatı ateşler ama o hayatın ahlaki yükünü üstlenemez.
Tanrı rolüne özenen insan, yaratma anında cüretkâr; yaratılanın bakışıyla karşılaştığı anda küçülen bir varlıktır.
Canavarın ilk nefesiyle Victor’un içindeki çocuk nefessiz kalır. Film bu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein